Cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışacak isimler netleşti ve adaylar seçim startını verdiler.
Artık adaylar meydanlarda ‘cumhur’u ikna etmeye çalışacaklar. Bu seçim hem adayların hem de ötekilerin yani Kürtler, Aleviler, gayrimüslimler, 28 Şubat mağduru mütedeyyinlerin nasıl bir ‘cumhur’ olduğunun sınavı olacak.
Çünkü ilk defa Cumhurbaşkanı, yapılacak seçim ile direk halk yani ‘cumhur’ tarafından seçilecek.
Bir yandan Cumhurbaşkanı adayları bir yarış ile seçilme sınavından geçerken, bir yandan da halk yaptığı seçim ile nasıl bir ‘cumhur’ olduğunu seçtiği aday ile ortaya koyacak.
Burada ‘cumhur’ seçimini yaparken adayların neyi temsil ettiğine çok dikkat etmeleri gerekir.
Çünkü bu seçim aynı zamanda Cumhurbaşkanı adaylarının seçilmesi halinde temsil ettiklerinin ‘cumhur’ sayılması anlamına gelecek.
O halde Cumhurbaşkanlarının neyi temsil ettiğine bir bakalım.
Selahattin Demirtaş,kendini öncelikle Kürt halkının demokratik haklarını savunduğunu söyleyen bir siyasi iradenin temsilcisi olarak seçime katılıyor. Ağırlıkta Kürt seçmenlerin oy verdiği bir siyasi yapının desteklediği aday olarak önünüze çıkıyor Selahattin Demirtaş.
Recep Tayyip Erdoğan, Demokratikleşme, sivilleşme, darbelerle mücadele ve Çözüm Süreci konusunda etkin yasal çalışmalar yapmış ve bu yasaları uygulayarak ciddi aşama kaydetmiş, Kürtleri, Alevileri, gayrimüslimleri, 28 Şubat mağduru mütedeyyinlerin ötekileşmelerini sebep olan uygulamaları ortadan kaldırmak için ciddi mücadele eden bir siyasi iradenin temsilcisi olarak karşımıza çıkıyor.
Ekmeleddin İhsanoğlu, Beyaz Türkleri, Kemalistleri, aşırı milliyetçileri temsil eden siyasi iradelerin, Ergenekoncu darbe severler, Paralelci darbe severler, çözüm sürecine karşı duran ya sev ya terk et ırkçıları, elinde bayrak meydanları dolaşan ordu göreve korosunun desteğini arkasına alan bir ‘büyük uzlaşma’ tarafından aday olarak gösterildi. Evet,Ekmeleddin İhsanoğlu, demokratikleşme, sivilleşme, darbelerle mücadele ve Çözüm Süreci karşı durma konularında ‘büyük uzlaşma’ sağlamış kesimlerin adayı olarak karşımıza çıkıyor.
Tablo bundan ibaret.
‘Ötekilerin’ bu Cumhurbaşkanı adayları arasından birini tercih etmeleri gerekiyor.
Bu tercih sonucunda seçilecek Cumhurbaşkanı ‘cumhur’ adına o makamda oturacak.
Burada asıl sınav Cumhurbaşkanı adaylarının değil, asıl sınav ‘ötekilerin’ nasıl bir ‘cumhur’ olmak istediklerinin sınavı olacak.
Bu seçim ile ‘ötekiler’, ‘öteki‘ olarak kalmayı tercihe ederek ‘Cumhur’ olmayı Beyaz Türklere, Kemalistlere, aşırı milliyetçilere, Ergenekoncu darbe severlere, Paralelci darbe severlere bırakarak, Demokratikleşme, Sivilleşme, darbelerle mücadele ve Çözüm Sürecine karşı duran‘büyük uzlaşma’ adayını destekleyebilir.
Ya da ‘ötekiler’ yani Kürtler, Aleviler, gayrimüslimler, 28 Şubat mağduru mütedeyyinler ‘öteki’ olarak kalmayı ret ederek, demokratikleşme, sivilleşme, darbelerle mücadele ve Çözüm Sürecinin devamını talep edecek bir tercihi kabul edecekler.
Evet, bu seçim Türkiye’nin yeni bir sistem ile tanışması ve kabulü anlamına geliyor. Yani artık Cumhurbaşkanını bundan sonra halk yani ‘cumhur’ seçecek.
Fakat tarihinde darbelerin, katliamların, asimilasyon politikalarının derin izlerini taşıyan Türkiye’de doğal olarak ‘cumhur’ olarak tanımlananlar ‘ötekilerin’dışında kalanlar olmuş.
Türkiye’nin ‘ötekileri’ bu seçimde doğru karar vererek darbelerin,katliamların, asimilasyon politikalarının tarif ettiği ‘cumhur’ tanımını değiştirerek ‘ötekilerin’ de ‘Cumhur’ sayıldığı bir tanımın yapılmasını sağlayabilir.
Mühür ‘ötekilerin’ elinde olacak.
Tercihlerini seçim günü sandıklar açılınca göreceğiz.
Ya ‘öteki’ olarak kalacaklar yada ‘cumhur’ olacaklar.
Hep beraber göreceğiz.