Kürt meselesi, küresel eşkıyaların eşkıyalıklarını gizleyerek rahatça hırsızlık yapmalarına imkân veren bir illüzyondan başka bir şey değil.
İllüzyonist Emperyal sömürgenler, Ortadoğu insanının kaynaklarını bu ve benzer bahanelerle yıllardır hortumladılar. Bir yandan da, kabalist Ziyonistler, Filistin topraklarındaki işgalden başlayan yayılmaylabüyük İzrail hedefini zorlayıp durdular.
Ziyonist planın kapsama alanı içerisinde bulunan vaat edilmiş topraklarda yaşayan halklar mezhepsel ve ırki farklılıkları en ince detayına kadar ustaca işlenerek çıkartılan fitnelerle birbiri ile savaştırılıp kırıldı. Tam bir asra yakın zamandır bebeler katledildi, kadınlar dul kaldı, insan onuru ve canı pazar tezgâhlarında alınıp satıldı.
Büyük bir bölümü Müslümanlardan oluşan bölge insanlarının, kıyas kabiliyetleri ve imanları işbirlikçi diktatörler tarafından köreltilip posası çıkartıldığı için bir türlü ferasetini kullanamadı, bir şarka bir garba savruldu, heder olup gitti.
Olan bitenin farkında olarak direniş mücadelesinde toprağa düşenler cennete koşarken, Ziyonist sömürgen kumpasına gelip onursuzca telef olanlar ise dozer marifeti ile açılan çukurlara toplu halde dolduruldu, üzerleri yine iş makinaları kullanılarak toprakla kapatıldı...
Medeniyet coğrafyamızda işletilen bu çirkin kumpas, uzun yıllardır misak-ı milli sınırlarımızda da bir şekilde işletilmeye çalışıldı. Kürt’çülüğün, küresel terörizmin ülkemizde faaliyet gösteren bir şubesi olduğunu, eski tüfek Ziyon teröristlerin tahrik dolu ifadelerinden rahatça anlıyoruz...
Terör İzrail ile devletleşmeden önce, daha çete dönemindeyken ve daha sonra Başbakanlık yapacak olan, İzhak Şamir’in dışişleri bakanlığı döneminde Kürt’çülük faaliyetleri ile ilgili verdiği bir beyanatta, “kendi topraklarında bağımsızlık mücadelesi veren bir halkın mücadelesi” olarak tarif etmesi önemli bir azmettiriciliğin itirafı niteliği taşır.
Ve bu Ziyonist teröristin, “Kürt topraklarını işgal altında tutan devletler” diye kayıtlara geçen ifadesi ise, Kürt/Türk beraber kurduğumuz bu devleti, isyan edilesi işgalci bir devlet’miş gibi göstermekten başka bir şey ifade etmez.
Ve yine, Ziyonist soydan gelen İzrail eski dışişleri bakanı David Levi; ABD’nin Kürtlere yiyecek yardımı yapmasının, Kürt’lerin aç karnına değil, tok karnına ölmesine yarayacağını, eğer bir yardım yapılacaksa silah yardımında bulunulmasını istemesi, meseleleştirilen Kürt meselesinde şeytanlığın ana kaynağını açıkça ortaya seriyor.
Bu topraklarda devlet her etnik kökenden vatandaşına zulmetmiştir...
Sadece güney doğuda köylerin ismi değişmemiştir. CHP devleti Trabzon’da dedemin köyünün ismini de değişmiştir. Tam 18 sene susturulan Ezanı Muhammedî sadece benim değil Kürt’ün de uğruna can verdiği Ezan’dır. 6 sene ibadete kapatılıp asker alım merkezi yapılan Sultanahmet Camisi sadece Türk/Kürt değil bütün ümmetin müşterek malıdır.
Köklerinde İttihat ve Terakki geleneği olan CHP Zulmü, öteki etnik unsurlardan farklı olarak Kürt kardeşlere dil’i üzerinden aksetmiştir. Ve ilaveten, Kürt’ün doğup büyüdüğü toprakların Ziyonist teröristin arz-ı mev’ud hayali üzerinde bulunması da, Kürt’lere uygulanan ayrıcalığın öteki sebebidir.
Olan bitenin farkında olan siyasi irade, bütün vatandaşına ve ilaveten Kürt’lere karşı yıllardır işletilen zulmün bütün araçlarını bir bir bertaraf ederek ülkede huzur ortamını çok şükür sağlamıştır.
Ziyonist oyuncağı Kürt’çülerin bütün provokasyonlarına rağmen, gelinen huzur ortamı Kürt kardeşleri memnun ederken, Kürt’çülerin uykularını kaçırıp saldırgan davranışlara sevk etmesi gayet doğaldır. Ve KÜRT argümanlı tarihi fitne 2015 seçimleri ile tamamen gündemimizden kalkacak, aydınlık yarınlara yürüyüşümüze emin adımlarla hep birlikte devam edeceğiz...
Vesselam...