Ankara’nın gündemini oluşturabilecek konular sıralansa, en az oyu kürtaj alırdı. Ama siyaset böyle bir şey ve siyasete ağırlığını koyan gündemi de belirliyor.
Başbakan Erdoğan’ın açıklamasıyla gündemimize giren kürtaj tartışmasının Ankara boyutunda şimdi bu konuda yeni bir yasal düzenlemenin ön hazırlıkları var. Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı, konunun bilimsel ve hukuki boyutlarını inceliyor.
Üzerinde durulan en önemli unsurlar ve tartışılan çelişkiler şöyle özetlenebilir:
8Annenin kişilik hakları ve bebeğin yaşam hakkının korunması;
8Kürtajın ‘prensip olarak’ temelden yasaklanması, istisnai durumlarda kürtaja izin verilmesi;
8Kürtajın, bebeğin ‘canlı/kişi’ sayıldığı andan sonra yasaklanması, öncesinde daha esnek, sonrasında daha sıkı istisnalara bağlanması;
8Anne karnındaki oluşum aşamalarında bebeğin ne zamandan itibaren ‘canlı/kişi’ sayılacağı;
8Doğmamış bebeğin ‘annenin uzvu/parçası’ sayılıp sayılmayacağı, bebek üzerindeki tasarruf hakkı;
8Annenin hayatını tehlikeye sokan şartların belirlenmesinde uygulanacak kriterler;
8Çocuğun tecavüz gibi istenmeyen bir yolla oluşması ve annenin psikolojik durumunun tespiti;
8Kürtaja izin verilmesini sağlayacak istisnalarda kriterlerin belirlenmesi ve denetimi;
8Anne adayının tam, açıkça ve değerlendirmesi için yeterli zaman tanınarak bilgilendirilmesi...
AİHM, kadının anne olup olmamaya karar verme hakkını tanırken, kürtaj söz konusu olduğunda sadece annenin özel hayatını değil, doğacak çocuğun hayatını da dikkate alıyor.
AİHM kararlarına bakıldığında, kürtaj kararlarında kişisel ve toplumsal dengenin gözetildiği dikkat çekiyor: “Kişilerin özel hayatlarına saygı yükümlülüğü ile halkın hayatın niteliği ve doğacak çocuğun hayatının korunması inancı arasında denge var mı?”
Özetle şunu diyor AİHM:
“Bir devlet belirli şartlar altında kürtajı yasaklama hakkına sahiptir. Bu yasaklamada, yasağın toplumda ahlaki veya sosyal bir karşılığı olması da değerlendirmeye alınır. Bunun kaynağının din olup olmaması önemli değildir. Devlet, sağlık nedenleriyle kürtaja izin verilebilir. Ancak, bu izni uygulanamaz hale getirecek düzenlemeler yapamaz.”
Ankara’da, AİHM kararları, AİHS hükümleri ile Türkiye toplumunun özellikleri ışığında önce var olan yasal ve fiili durumun tespiti yapılıyor. Ardından da sağlık ve adalet alanında yapılacak değişiklikler belirlenecek. Kürtaj ve sezaryen şartlarının belirlenmesindeki kriterler ve izin/denetleme süreçlerinin yürütülmesi için bir “kurul” veya kurullar oluşturulması gündeme gelebilir. Özellikle, bu durumlarda “annenin ve çocuğun hayati tehlikesi”nin belirlenmesinde hızlı karar verilmesinin esas olduğuna dikkat çekilerek, bunun için özel bir “organ” oluşturulması tartışılıyor.