ABD’de kişisel hak ve özgürlükler meselesi bu hafta ters rüzgar yedi. Hani üç harfli haber kanalları Mısır dahil dünyayı unutup Florida’daki cinayet duruşmasına kilitlenmişti... Dava: Bir genç adam diğerini vurdu... Normal günde Amerika’da 40-50 kişi vuruluyor. Cinayet, intihar, kaza dahil kurşunla ölen, ayda ortalama bin kişi. Fazlası var, eksiği yok.
Florida’da vuranın Beyaz-Hispanik karışımı George (29) , vurulanın da siyah Trayvon (17) olması, ABD’yi böldü. Vuran melez olsa da, halk gözünde -beyaz- sayıldı ve duruşmada meşru savunmadan beraat etti. Vuran siyah, vurulan beyaz olsa beraat olmazdı- diyenler şimdi kararı protesto ediyor. Kentlerde küçük çaplı gösteriler var. Polis şiddet eylemleri ve yağmaya karşı hazırlıklı. Başkan Obama aylar önce -Oğlum olsa, (tipi) vurulan Trayvon’a benzerdi- diye meseleye taraf oldu. Şimdi de -Mahkeme kararını verdi, adalete saygı gösterelim- deyip, olayı toparlamaya çalışıyor... Mahkeme kararına, bir gazeteciden ironik tepki geldi: Yani şimdi istediğimiz ergeni öldürebiliriz, di mi?
Tesadüfen gördük, CBS TVsinin haber sitesinde bu olaya dair haberin altına vatandaş takma isimle yazmış: “Obama diktatördür... Lincoln’den beri en kokuşmuş ve özgürlüklere en büyük tehdit olan bir yönetim altındayız...” Lincoln ABD iç savaşını kazanan ve köleliği kaldıran başkan. Vatandaş 150 yıl önceki içsavaşın sonucunu daha kabullenemediğini ifade özgürlüğü kapsamında yazıyor. Mevcut Başkana da ağır giydirmiş. Tabii insanın aklına geliyor: Bu özgür internet ifadelerini itirafçı Snowden’dan öğrendiğimiz Prism programı kaydetmesin de ne yapsın?
Diğer sorunumuz, Teksas eyaletinde kürtajın tümüyle olmasa da büyük oranda yasaklanması. Eyalet meclisindeki Cumhuriyetçi Parti çoğunluğunun oylarıyla eyalette kürtaj istisna haline geldi. Demokrat azınlık hayli uğraştı, oturumları uzattı, kürsüyü işgal etti ama mecliste demokratik oylamayla 20 haftadan sonra kürtaj yasaklandı. Kimlerin ve hangi kliniklerin kürtaj yapacağı da kısıtlandı. Misal: Klinik kapılarının ve koridorların genişliği en az bilmem kaç metre olacakmış... Eyalette onlarca kürtaj kliniği kapanacak ve galiba Teksaslılar artık kürtaj için komşu Meksika’ya gidecekler... Cumhuriyetçiler eyalet eyalet vuruşarak kürtajı Anayasa Mahkemesine getirmeye çalışıyor. Amaç, mahkemenin kürtajı serbest bırakan 1973 tarihli kararını iptal ettirmek. Cumhuriyetçi Parti ABD’de dini, ahlaki ve sosyolojik gerekçelerle kürtaj istemiyor. Aynı Cumhuriyetçi Parti benzer gerekçelerle silahlara sınır da istemiyor. Parti çizgisi: Bebeklere ve silahlarıma dokunma!
ABD’de CBS TVsinin akil adamlarından kıdemli medyacı Bob Schieffer vardır. Schieffer’ın söylediğine, yazdığına kimse kolay kolay itiraz edemez. Öncekl gün kamera önünde -ABD olarak eskiden dünyaya örnek oluşturup, bu örnekle liderlik yapardık. Kendi yaptıklarımız herkese örnek olurdu. Şimdi ülke içinde işleri karıştırıyoruz ve bu yüzden dünyadaki ağırlığımız azaldı- dedi... Sorumlunun, Washington’daki siyaset olduğunu söyledi. Washington’un berbat ettiği işler var- diye liste sıraladı: Göçmenlik reformunun tıkanması, yoksul vatandaşa yiyecek yardımının kesilmesi, çiftçiye yardım programının durması, öğrencilerin üniversiteye gitmek için aldıkları kredinin fazinin yükselmesi, genel bütçe açığının azaltılmaması, kimsenin anlamadığı bir vergi yasa yumağı, Obama Yönetiminin geçirip sonra uygulanamaz olduğunu fark ettiği sağlık reformu, para olmadığı için ABD hava kuvvetleri filolarının üçte birinin uçuşa çıkamaması...
Schieffer diyor: ‘’Böyle bir ülkeye benzemeyi (dünyada) kim ister? Bugün kendi ülkelerini nasıl yönetmeleri gerektiğini başka ülkelere söylerken, o ülkeler sergilediğimiz model hakkında ne düşünüyorlar? Amerika’nın hala dünyadaki en müthiş, en bir numara ülke olduğuna inanıyorum. Ama buna başkalarını inandırmak her zamankinden daha zorlaştı...’’ BD’nin en kilit statüko beyinlerini de rahatsız eden durum, siyasetin her kademesinde Demokrat-Cumhuriyetçi meydan savaşının sürmesi ve bu ölümüne savaşın, siyaseti kilitlemesi.
Amerika’nın -dünyanın en müthiş, en birinci ülkesi olması/olmaması- meselesi geçen yıl Newsroom adlı TV dizisi vesilesiyle gündeme gelmişti. Dizi kahramanı TV anchormanı Will McAvoy -Hayır, Amerika dünyanın en müthiş ülkesi değil- deyip sanal-gerçek bütün izleyicileri şoke etmişti. McAvoy da Schieffer gibi bir dizi siyasi-sosyal-ekonomik arızayı kaynak göstermişti. Şimdi dizinin ikinci yılı başlıyor ve McAvoy’un başı, sivri dilinden ötürü derde giriyor...
Bu arada: Florida’da siyah genci öldüren silah, sahibine geri verilecek. Kardeşinin ifadesiyle: Beraat de etse, silahı ateşleyen George’un bundan sonra hayat boyu sırtını kimseye dönmemesi, sağı-solu kollaması ve hep tetikte olması gerekiyor.
twitter.com/selimatalayny