Kürtaj ve sezaryenle doğuma ilişkin tartışma üzerinde “politik” tartışmalar sürerken, Ankara’da iki bakanlık “yeni kurallar” üzerinde çalışmalarını son aşamaya getirdi.
Durumu özetleyelim;
Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı uzmanlarının çalışmaları bizzat bakanlar Recep Akdağ ve Fatma Şahin’in liderliğinde yapılıyor. İki bakanın açıklamaları çalışmanın çerçevesini şöyle çiziyor:
Akdağ:“Kürtaj, yani oluşmuş bir bebeği anne karnından kazımak bir aile planlaması yöntemi değildir. İstenmeyen gebeliği önlemenin halen uygulanan modern yöntemleri var ve maliyetini devlet karşılıyor. Kadınların kendi istekleriyle düşük yapma hakkına sahip olması imkanı kaldırılmayacak. Aksine, bu olabilecek en sağlıklı şartlarda yapılacak. Ancak bu imkanın ‘Nasıl olsa hamile kalırsam kürtaj olurum’ şeklinde algılanmaması da sağlanacak.”
Şahin:“Bir kadının neden kürtaj olmak isteyeceğini, her bir durum için neyapılması gerektiğini inceledik. Özellikle anne ve bebeğin sağlığını önemsiyoruz. Erkeklere de sorumluluk yüklemeliyiz. Vicdanen herkesin ‘oldu’ dediği bir taslak sunacağız.”
Bu çerçevenin arka planındaki çalışmanın ana hatları şöyle:
1-) Halen, her düzeyde sağlık kuruluşunda pratisyen hekimlerce yapılabilen kürtaj, ancak kadın sağlığı konusunda donanımlı kurumlarda ve sadece kadın doğum uzmanlarınca yapılabilecek.
2-) Kürtaj başvurusunun öncelikle anne ve baba adayının birlikte yapması şartı aranacak. Bu sağlanırsa ikisine, sağlanamazsa anne adayına yönelik bilgilendirme yapılacak.
3-) Bilgilendirme, kadın doğum uzmanı, sosyal hizmet uzmanı ve psikologdan oluşan bir heyet tarafından yapılacak.
4-) Bilgilendirme sonrası anne-baba adayına karar verme süresi tanınacak ve mümkünse birlikte karar vermeleri istenecek.
5-) Kürtajın yasal sınırı 10 hafta olarak kalacak ve bilgilendirme/karar süreci bu süre aşılmadan tamamlanacak.
Anne-baba adayları, şu konularda bilgilendirilecek:
Bebeğin yaşam hakkı;
Kürtajın bir doğum kontrol yöntemi olmadığı, gebeliği önleme yöntemleri; bu hizmetin ücretsiz ve kolay erişilebilir olduğu.
Kürtaj operasyonunun nasıl gerçekleştirildiği ve annenin karşılaşabileceği olası tıbbi/psikolojik riskler.
Bu konulardaki istatistikler ve bu deneyimi yaşayanlar üzerinde yapılan araştırmaların sonuçları.
Bebeğin dünyaya getirilmesi halinde devletin sağlayabileceği olanaklar. Annenin büyütmesi halinde sağlanacak olanaklar, bebeğin yetiştirme yurdunda veya bakıcı anne yanında büyütülmesi halinde sahip olacağı olanaklar.
Hamile kadına bilgilendirme
Tecavüz sonucu oluşan hamileliklerde kürtaj konusunda da, öncelikle “anne ve bebeğin masumiyeti” esas alınacak. Bu şekilde hamile kalan kadınlara da aynı bilgilendirme yapılacak.
Paketteki hukuki düzenleme ile de tecavüz suçunun cezası ağırlaştırılacak. Halen tecavüz suçunun cezası 7 yıl hapis. Ancak bu suçtan mahkum olanlar uygulamada 4 yıl hapis yattıktan sonra tahliye edilebiliyor. Bu sürenin 15 yıla çıkarılması, fiilen yatış süresinin de en az iki katına yükseltilmesi tartışılıyor.
Diyanet’in çalışması da tamam
Kürtajın “dini boyutunun” da tartışılması üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda ayrı bir çalışma yaptı. Bu çalışmada;
Hamileliksürecine ilişkin dini kaynaklar tarandı.
Bebeğin oluşumundaki “kan pıhtısı” ve “et parçası” aşamalarına ilişkin tanımlar değerlendirildi, netleştirildi.
Temel görüş “yaşam hakkının kutsallığı” yönünde ortaya çıktı. Ancak kürtajın dini açıdan ciddi bir yaptırımı olmadığı da değerlendirildi.
Biyolojik ve tıbbi olarak bilim adamlarından da katkı alındı.
Bu bilgiler yapılan çalışmaların elbette tamamı değil, ancak ana hatları böyle. Son şeklini ise Başbakan Erdoğan’a sunulduktan sonra alacak.