Bu bahiste konuşanlar iki sınıftırlar. Biri PKK/HDP canibinden olanlar. Diğeri ezberci, entel görünümlü siyasi yalakalar… PKK/HDP kanadına mensup olarak “Kürt sorunu”ndan aslında kendi iktidar projelerini anlıyorlar.
Onların dillerinden düşürmediği “Kürt sorunu”, gerçekte Kürtlerle alakalı bir sorun değildir. Başka bir ifadeyle Kürt kimliği, dili ve kültürüyle alakalı olmadığı gibi Kürtlerin daha özgür ve eşit vatandaş olmalarıyla da alakalı değildir. PKK/HDP kanadındakiler sadece ve yalnızca belirli bir toprak parçası üzerinde kendi despotik/faşizan ideolojilerine uygun bir iktidar kurmak için vardırlar. Bunun dışındaki hiçbir talep onların umurunda bile değildir.
Kürtler, onlar için basit bir mobilizasyon aracından öte bir anlama sahip değildir.
Kürtlerin onların gözündeki tek değeri, kendi despotik sosyalist iktidarlarını inşa etme sürecinde oynadıkları tuğla rolü kadardır. Kürtlerin evlatları bu iktidar arayışına kan verdikleri sürece değerlidirler. Onlara kan ve can vermeyen hiç Kürt değerli olmadığı gibi hain, ajan ve işbirlikçidir. Onların “makbul Kürdü” kendi iktidarlarına kan taşıyan Kürttür. Onların siyasalarına köle gibi boyun eğen Kürttür. Bir de “özgür birey!” derler!
“Kürt sorunu çözülmezse gerillaya katılım olacak, savaş ve çatışma olacak!” diyen zihniyet işte bu kanla beslenen faşizan zihniyettir.
Sormak lazım: Kürt sorunu nedir? Ne tür haklar verilirse veya hangi adımlar atılırsa çözülür? Kürt gençlerine hâlâ “Kürt sorunu” söylemi üzerinden dağı adres gösteren ve dağdakileri de öven o HDP’li vekil bu soruların cevaplarını versin de esaslı bir tartışalım. O ezberci entel geçinen siyasi yalakalar da varsa cevapları sunsunlar görelim. Öcalan “Kürt sorunu bir inkâr sorunudur. İnkâr biterse isyan biter!” diyordu. Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümeti inkârı sonlandırdı. Asimilasyon politikalarını tarihe uğurladı.
Bugün artık Kürt halkının varlığını ve kimliğini yasaklayan bir devlet paradigması yok. Kürt dilinin üstündeki faşizan/ırkçı yasaklar yok. Kürt dilinin öğrenimi de eğitimi de serbest. Kürt kültürü alanında istediğiniz her türlü araştırmayı yapabilirsiniz. Kürt dilinde yayın yapan bir devlet televizyonu var. Kürt dilinin klasikleri Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanabiliyor. Listeyi uzatmaya gerek yok…
Şimdi denilecek ki “Devlet okullarında anadilde eğitim var mı?” Başka?
Diyecekleri başkaca hiçbir şey yok! Peki soruyorum: PKK anadilde eğitim için mi silahlı mücadele veriyor? Diyelim ki anadilde eğitim gerçekleşirse PKK silahlarını mı bırakacak? Güldürmeyin adamı... Ve zekâmızla alay etmesin kimse...
“Kürt sorunu çözülmedikçe...” diye başlayan tehdit dili ve ardına saklanmış terör övgüsü demokratik siyasetin inkârıdır. Aynı zamanda demokratik her ülkede suçtur. Hiçbir Avrupa ülkesinde bu tür tehditle buluşan övgü ve destek sözleri DEAŞ için söylenemez.
Kendi ülkelerinin ayrılıkçı terör örgütleri için de söylenemez. Söyleyen için de gereği yapılır.
Şunu söylemek bile gereksiz: Anadilde eğitim vb. talepler demokratik siyasetin alanına girer. Bu ve benzeri hiçbir talep silahın konusu olamaz.
Hiçbir siyasetçi hangi gerekçeyle olursa olsun silahı ve terörü haklılaştıramaz.
Sahi HDP ne işe yarar?
İnkâra dayalı “Kürt sorunu”nun çözümü için devrimci adımlar atan Erdoğan’a düşmanlık yapmak hangi Kürt duyarlılığıyla bağdaşır?
PKK/HDP canibinin Erdoğan düşmanlığı bile Kürtlükle alakalarının olmadığının tek başına delilidir.
Kürt halkının varlığını inkâr edip dilini ve kültürünü yasaklayan CHP zihniyetiyle kol kola gireceksiniz, ama inkârı ve asimilasyonu ortadan kaldıran Erdoğan’a düşmanlık besleyeceksiniz, sonra kalkıp Kürtlükten bahsedeceksiniz, e pes vallahi!
Artık anlayın.
“Kürt sorunu çözülmezse!” söylemi, gerçekte Kürt kimliğiyle veya Kürtlerin özgür geleceğiyle alakalı bir söylem değil, PKK’nın kanlı despotik iktidar arayışının politik bir kamuflajıdır.