Kanın bulaştığı ve çözümün fazlasıyla geciktiği sorunların büyük kısmı, kendisiyle birlikte sadece siyasal bir kısır döngü üretmekle kalmaz, aynı zamanda geniş bir sektör de oluşturur. Bu sektörün aynı anda kamuda da hayata geçtiği görülür. Devlet içinde de benzer kurumlar ortaya çıkar; parlamentolarda komisyonlar, bürokraside müstakil yapılar hem sorunun hem de çözümün parçası olarak kaotik bir şekilde filizlenirler. Kürt Meselesi bu yönüyle Türkiye’nin hem güvenlik hem de idari bürokrasisi için birçok farklı yeni mekanizmanın, hatta kurumun ihdas edilmesine sebep olmuştur. Sorunla doğrudan ve dolaylı ilgilenen bürokratik mekanizma sayısı artmış, bu bazen çözümde yardımcı olurken, bazen de tıkanmalara katkı sağlamıştır.
Benzer bir durum, kamu ile mukayese edilmeyecek ölçüde sorunun devlet dışı aktörlerinde yaşanmıştır. Başta PKK olmak üzere, Kürt Meselesi zemininde varlık gösteren bütün paydaş ve ilgili unsurların kontrolsüz bir şekilde yaygınlaşmasının önünü açmıştır. Bugün medyadan akademiye, yarı-resmî ve sivil STK’lardan siyasi partilere, yurtiçi ve dışı entelijansiyadan uluslararası kurumlara varıncaya kadar geniş bir yelpazede Kürt Meselesinin paydaşı olduğu farz edilen bir sektör oluşmuştur.
Paydaş sayısı bu denli fazla olmasına rağmen, Kürt Meselesi söyleminde aynı zıtlıkta bir çölleşme yaşanmıştır. Başka bir ifadeyle, aktör sayısının çeşitlenmesi Kürt Meselesine yaklaşımları zenginleştirmek yerine oldukça sert ve anti-demokratik bir şekilde söylemin tekilleşmesini sağlamıştır. Onlarca farklı aktörün aynı dünya içerisinde aynı söylemi tüketip, süreç nereye giderse gitsin ve ne yaşanırsa yaşansın aynı ezberleri tekrarlar hâle gelmesi, sorunun ana kaynaklarından birisine dönüşmüştür.
Bu durumun yaşanmasındaki temel sebep ise bütün paydaşları anlamsızlaştırarak, birer kullanışlı zırha ve araca dönüştüren PKK’nın varlığıdır. Kaldı ki, ilk anda aktör çeşitliliği olarak görünen unsurların büyük bir kısmı da PKK adına vekâleten sektöre sokulmuştur. Bu noktada vekâleten var olanlarla, farklı sebeplerle sürece dâhil olan paydaşlar arasında bir ayrım olduğunu tespit etmekte fayda var. Lakin, eğer PKK’ya ait kurumsal ve resmî Kürt Meselesi diline mesafe koy(a)mayanlar da dâhil edilirse, PKK çekim gücünden bağımsız bir şekilde varlığını sürdüren paydaş sayısı neredeyse bulunmamaktadır. Bu durum, Kürt Meselesi endüstrinin oluşmasına yol açmaktadır. Ve bir kez bu endüstrinin parçası haline gelince, bağımsız bir pozisyon alınması, içerisine düştükleri ekosistem tarafından müsaade edilmeyen bir ayrışmaya dönüşmektedir.
Bu noktada, endüstriye tam anlamıyla ram olanlar açısından oldukça konforlu bir dünyanın kapıları açılırken, yaşananları PKK’lı ana akım diskurun içerisinden okumakta direnenler açısından oldukça zorlu bir durum yaşanmaktadır. Örneğin Tahir Elçi, geçmişte de bedeller ödeyen diğer isimler gibi, bu sıkıntılar içerisinde var olmaya çalışanlardan birisiydi. Kamuya açık yüzünde PKK’nın Kürt Meselesi diline büyük ölçüde mahkûm olsa da, endüstrinin aktif parçası olmayı bir şekilde reddeden isimlerden biri olarak, benzer aktörlerin tamamı üzerindeki büyük baskıyı hissediyordu.
PKK terörünün devam ettiği yeni dönemde mezkûr endüstriden kopma cesareti gösteren aktörler sürecin gidişatına dair ciddi katkı sağlama ve sorunu şekillendirme potansiyeline sahip olacaklar. PKK’nın ise yıllar içerisinde inşa ettiği ekosistemde ve oluşan endüstride gedik açılmaması için çok daha kontrolsüz tepkiler vereceğini söylemek mümkün. Çatışma çözümleri tecrübelerine bakıldığında, kanlı süreçlerin ardından çözümün hayata geçişi sırasında önemli bir alanda sorunun ortaya çıkardığı endüstrinin de çözülmesi gerçekleşecektir.
Gelinen noktada, ilan etmeseler de, Kürt Meselesinin ilanihaye devam edeceği illüzyonuna ram olmuş paydaşların normalleşmesi önemli bir başlık olarak ele alınmak durumunda. PKK’dan daha aktif ve keskin inançlı bir şekilde Kürt Meselesini siyasal, ekonomik ve entelektüel besin kaynağına dönüştürmüş bu kesimin yaşadığı kısır döngüden kendi başına çıkma ihtimali ufukta görünmüyor. Ancak PKK silahsızlanıp siyasallaşma sancılarını giderirse, geriden gelmek pahasına bir normalleşme süreci yaşayabilirler.