AK Parti iktidarları, Kürt sorunu ile terörü ayırdı.
- Önce, bugüne kadar yaşanan olumsuzluklar için devlet adına Kürtlerden özür diledi, Kürt kimliğini ret ve inkar politikalarını bitirdi, eşitlik ve barış tavrını ortaya koydu.
- Ardından Kürt sorununun çözümünü demokratikleşme ve kalkınma çerçevesinin içine aldı, terörü sorunların çözümüne engel olmasını engelledi. PKK’nın zaman zaman terörü arttırmasına rağmen demokratikleşme devam etti.
- Doğu ve Güneydoğu’nun geri kalmışlığını sorunun bir parçası olarak gördü ve giderme adına yatırım ve hizmet programları, teşvik paketleri çıkardı.
- Karayolları, fabrikalar, barajlar, havaalanları inşa edildi, esnafa ve çiftçiye faizsiz, düşük faizli ve hibe şeklinde destekler verildi. Bölgeye yönelik iç ve dış turizm patladı.
- Sosyal yardımlar, iş edindirme ve eğitim programları arttırıldı.
- Vatandaşı potansiyel PKK’lı olarak görüp cezalandırma, işkence dönemi bitirildi.
- Nefret suçu yasalaştı.
- 80’li, 90’lı yılların Kürt sorunu listesinin başında bulunan, cezaevlerinde ana-oğul arasında konuşulması bile yasaklanmış olan Kürtçe özgürleşti.
- Mahkemelerde Kürtçe savunma serbest oldu;
- Seçimlerde Kürtçe propaganda yasağı kalktı;
- Kürtçe radyo, TV, gazete, dergi yayınları serbestleşti;
- TRT Kürtçe yayına başladı;
- Üniversitelerde Kürdoloji Enstitüleri kuruldu;
- Diyanet Kürtçe Kur’an tercümesi bastı, Kürtçe hutbe okutmaya başladı;
- Kürtçe okullarda seçmeli ders oldu;
- Kürtçe eğitim verecek özel okul kurulmasının önü açıldı;
- Değiştirilen Kürtçe yer isimlerinin yeniden konulması, çocuklara Kürtçe isim verilmesi sağlandı.
- HDP’nin Hazine yardımı alabilmesi için gerekli oy oranı yüzde 7’den 3’e düşürüldü, eş başkanlığın önü açıldı.
- Terör eylemine karışmamış örgüt mensuplarının evlerine dönüp siyasete katılmalarına yönelik uyum süreci başlatılacağı açıklandı.
***
Devletin ‘Kürt kimliği’ ile sorunu aşılmış, Kürt nüfusun ağırlıklı yaşadığı bölgeleri kalkındıracak, vatandaşların ekonomik ve sosyal refahını yükseltecek projeler sonuçlarını vermeye başlamıştı. Sıra bu sürecin her bir Kürt vatandaşın nezdinde ‘kalıcı güven’e dönüştürülmesi, diğer bölgelerdeki vatandaşların da Kürtlere bakışının normalleştirilmesine gelmişti. Yeni sürecin adı ‘Milli birlik ve kardeşlik projesi’olarak konuldu.
- Kürt sorununun çözümü artık devletin demokratikleşme ve kalkınma sürecinin ayrılmaz bir parçasıydı;
- Doğu ve Güneydoğu ekonomik hareketliliğe kavuşmuş, esnaf, vatandaş barışın nimetlerine kavuşmaya başlamıştı;
- ‘Kürt siyaseti’ dışlanan değil ‘Türkiyelileşen’ bir hüviyet kazanmaya başlamıştı...
- ‘Terörle mücadele’ adı altında işkence, köy basma, hatta dağ taş gezerek terörist arama dönemi kapanmıştı. Terörle mücadele, ‘silahlı saldırı’ istihbaratı üzerine sadece silahlı gruplara yönelik ‘nokta operasyonlar’ stratejisiyle yürütülüyordu.
Sıra bu ‘silahlı saldırı’ların sonlandırılmasına gelmişti.
- Zira silah hem ekonomik ve sosyal kalkınmayı engelliyor, yavaşlatıyor;
- Hem devletin karşısında ikinci bir otorite olarak halkın huzurunu bozuyor;
- Devleti güvenlik önlemleri almaya zorluyor;
- Hem de ‘Kürt siyaseti’nin özgürleşmesini engelliyordu...
Yeni aşamanın adı silah bırakma ve normalleşme hedefli ‘Çözüm süreci’ydi...
Daha önce ‘üçüncü göz/yabancı ülke’ katılımıyla ‘Oslo süreci’ olarak başlayan, ancak kesilen silah bırakma süreci, bu kez ‘yerli’ bir süreç olarak ‘İmralı görüşmeleri’ ile başladı.
Devlet İmralı’da PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan ile çözümün hedefinde mutabakata vardı;
- Yeni sürecin hem silah tehdidi altındaki bölge halkına, hem de bölge ve ‘Kürt siyaseti’ hakkında endişeleri olan diğer bölgelerdeki vatandaşlara anlatılması için Akil İnsanlar Heyetleri oluşturuldu. Heyetler bütün Türkiye’yi gezerek önyargıları kırmaya çalıştılar.
- TBMM’de Çözüm Süreci Komisyonu kuruldu;
- Başbakanlık’ta Çözüm Süreci Kurulu oluşturuldu;
- Çözüme ilişkin çerçeve yasa çıkarıldı.
- Çözüm süreci, TBMM’nin, Milli Güvenlik Kurulu’nun güvencesine alındı.
Yarın sabotajlar, silah bırakma açıkaması, 10 maddelik süreç ve yeni anayasa ile devam edelim...