Cumhurbaşkanımız “yok hükmünde” saydığı için adını anmayacağım bir siyasetçi böyle diyor: “Kürt sorunu adam öldürmekle çözülmez!”
Peki nasıl çözülür?
Cevabı yok.
Öneri var mı?
Ne gezer!
Sadece konuşuyor.
Üstelik bilmediği bir konuda boş boş konuşuyor işte.
İşte burada iddiaya giriyorum.
O kıymet-i harbiyesi olmayan yok hükmündeki siyasetçi “Kürt sorunu”nun nemenem bir sorun olduğunu çıkıp açıklasın, başka bir ifadeyle, Kürt sorununu şöyle adam akıllı bir tanımlasın, vallahi de billahi de siyasetten de yazı hayatından da istifa edeceğim.
Bu kadar büyük bir iddianın altına huzurlarınızda imza atıyorum.
Sahi Kürt sorunu nedir?
Etnik kimliğin inkârıyla ortaya çıkan bir sorun mu?
Zora dayalı asimilasyon politikalarının bir ürünü mü?
İyi de o sorunun mucidi de, derinleştiricisi de senin partin değil mi?
Senin Cumhuriyet’in altın yılları olarak takdis ettiğin o dönemlerde Kürt halkının varlığı inkâr edildi.
Kürtlerin etnik kimliği yok sayıldı.
Dilleri yasaklandı.
Devlet zoruna dayalı asimilasyon politikaları izlendi.
İnanmıyor musun söylediklerime?
O zaman tarihine dön bak...
Faşist liderin “Milli Şef”in bizzat kaleme aldığı rapora bak...
Partinin devlet olduğu dönemde partili kimlikleriyle de nam salan umum müfettişlerinizin yazdıkları raporlara bir bak…
Niye bu gerçeklikle yüzleşmiyorsun sen?
Niye bu gerçekliğin üstünü örtmeye çalışıyorsun sen?
Tek parti dönemine dönüp baktığında göreceğin şeyi söyleyeyim sana:
İnkâr, ret, asimilasyon ve katliam...
İstiklal Mahkemeleri’nde na-hak yere dar ağacına çektiklerinizi şimdilik saymıyorum.
Dersim katliamı, Zilan katliamı yüzyılımızın Kerbelası niteliğindedir…
Bir gün çıkıp özür diledin mi bu katliamlardan dolayı?
Ne gezer!
Tam tersine bu dönemi hep takdis ettin…
“Milli Şef”ini yücelttikçe yücelttin…
Şimdi kalkıyorsun “Kürt sorunu adam öldürmekle çözülmez!” deyip en haklı temelde sürdürülen terörle mücadele konseptine kara çalmaya çalışıyorsun.
Sadece kara çalmakla yetinmiyor, terör örgütüne hamilik yapıyorsun…
Kandil’in ağzıyla “Kürt halkına yönelik katliam” iddiasında bulunuyorsun sen ve bir kısım partili milletvekillerin…
Şimdi çık açıkla bakalım, “Kürt sorunu” derken nasıl bir sorundan bahsediyorsun?
Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AK Parti hükümetleri sayesinde inkar, ret, asimilasyon ve zora dayalı devlet politikaları tarihe uğurlandı.
Yani “Kürt sorunu”nu var eden devlet paradigması ve aklı terk edildi.
Kürt kimliği kabul edildi.
Kürtçenin önündeki bütün engeller kaldırıldı.
Kürtlerden esirgenen bütün hak ve özgürlükler verildi.
“Kürt sorunu” paradigmal düzeyde de, uygulama alanında da çözüldü.
Şimdi sen kalkıp çözülen bu meseleyi tekrar siyaseten ağzına sakız ediyorsun.
Üstelik hiç bilmediğin halde.
Bak bilmediğin için sana ben diyeyim.
Kürtlerin artık bir “Kürt sorunu” yok ama Kürtlerin bir “PKK sorunu” var.
Türkiye’nin de düşman güçler tarafından taşeron olarak kullandıkları PKK dolayısıyla bir “terör sorunu” var.
Senin “adam öldürmek” dediğin şey, şehirlerimizi işgal eden, Kürtleri yaşadıkları şehirlerden zorla göçe gönderen, asker ve polis öldüren, şehirlerimizi yakıp yıkan terörist vandallarla ilgili.
Kürt halkına yönelik bir öldürme operasyonu yok, teröristlere yönelik bir operasyon söz konusu…
Hani senin “arkadaşlarım” deyip arkaladığın o kriminal unsurlar var ya, işte onlara yönelik bir haklı mücadele var.
Ve sen kalkıp “Adam öldürmekle Kürt sorunu çözülmez!” diyerek bu haklı terörle mücadeleye kara çalmaya çalıyorsun. Dahası ve en fenası, bilinçli bir biçimde terör örgütüne arka çıkıyorsun.
Hadi bütün bunları yapıyorsun yapmasına, madem öyle bilmediğin konuda iri laflar etmekten haz alıyorsun, işte buradan soruyorum sana:
Kürt sorunu nedir?
Kürt sorununu çözmek için ne yapmak lazım?
Önce tanımı koy, sonra çözüm önerilerini sun ki, bilelim...
Sakın bize, “Mecliste bir komisyon kuralım. Orada konuşalım!” filan deme…
Sen bırak komisyon-momisyonu da sorularımıza cevap ver….
Hadi bekliyorum…
Türkiye toplumu da somut çözüm önerilerini merakla bekliyor…