Uluslararası koalisyonun Beşar Esad karşıtı demeçlerine bakmayın, Ortadoğu’nun en önemli işbirliği şu sıralarda Batı dünyası ile Şam yönetimi arasında. Zira Irak’tan sonra Suriye’de Kürt dosyası yürürlüğe kondu ve Suriye’nin kuzeyinde Irak Kürdistanı benzeri bir şerit oluşturma yönünde adım adım ilerleniyor.
Tel Abyad’ın bombalanması, burada bulunan Arap ve PYD karşıtı Kürtlerin Türkiye’ye göçe zorlanarak bir demografi operasyonuna kalkışılması da bu planın son halkaları.
Ben demiyorum, Suriyeli Kürt analist-akademisyen Ömer Seyhmus diyor. “PYD ile Esad savaşmıyor.”
“DEAŞ’a karşı mücadele ediyor” kılıfı altında adım adım Kürt entitesi örülüyor. İsrail, İran ve Batı’nın itirazları olmadan.
Peki Iraklı Kürtler bu duruma ne diyor? Daha düne kadar Suriye Kürtlerinin oluşturacağı kantonlara sıcak bakmayan Erbil yönetimi Suriye’de oluşmakta olan Kürt entitesi konusunda pek şikayetçi görünmüyor. Önceki gün Star’da okuduğunuz “Kürt kantonu operasyonu” başlıklı haber için aradığım Iraklı Kürt siyasetçi Fuad Hüseyin, Tel Abyad’a yağan bombardıman gürültüsüne karşın, olan bitenin farkında olmadığı “görüntüsünü” verdi. Ortadoğu’daki Kürt siyasetçiler tıpkı diğer Ortadoğulu siyasetçiler gibi “siyasetin kurdu”dur. İtiraz etmiyor görünmemek için bilgisinin olmadığı bir tablo çizdi.
Iraklı Kürtler, Suriye’de oluşmakta olan Kürt “entite”si konusunda artık eskisi kadar muhalif değil. Son kertede, duruma, “Kürtlerin birliği” açısından bakıyorlar anlaşılan.
Peki Türkiye’de ne oluyor? Yedi düvelin HDP’nin barajı geçmesi için bir araya gelmesini Suriye’deki tablodan ayırmak mümkün müdür?
Suriye Kürt bölgesi için uluslararası koalisyonun desteğiyle adım atan PYD, daha düne kadar Washington’un kırmızı listesindeydi. PYD lideri Salih Müslim ile gerçekleştirdiğim mülakatlar sırasında bizzat kendisi ABD ile görüşemediklerini anlatmıştı. Ne oldu da, PYD, ABD’nin taşeronu haline geldi?
Elbette burada Kandil yönetiminin bir aracı rolü oynadığını söylesek, itiraz eden çıkacaktır.
Oyun büyük.
Esad ile düşman görüntüsü veren Batı, özünde Şam yönetimi ile işbirliği içinde.
Yukarıda ana hatlarını çizdiğim oyunda taşeronlarını dikkatle seçen Batılı devletler, bu oyunun önünde engel olarak gördükleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bu nedenle hedef tahtasına oturttular. Erdoğan karşıtı geniş tabanlı kampanyanın özü budur. Bu cephenin ince karnı da Kürt dosyasıdır.
Barajı geçmesi için büyük mücadele verilen HDP’nin iktidar ortağı olması uluslararası baronların tercih edeceği bir nokta değildir. Bu nedenle aynı çevreler HDP’ye “Seninle buraya kadar. Sıra Ak Parti-CHP koalisyonunda” demektedir. CHP, HDP’den daha fazla kullanışlı bir unsur olarak görünmektedir.
HDP ile çözüm süreci formatında devam edecek bir işbirliği karşıdaki cephenin gediklerini büyütecektir.
Böyle görüyorum.