Artık her yıl düzenli olarak Ağustos ayı itibari ile öğretmen atamalarını bekleyen eğitim fakültesi mezunları ve onların ailelerinin gönderdiği mesajlara cevap vermek amacıyla ayırdığımız büyük bir zaman dilimi var desek yanlış olmaz. Daha önceki birçok yazımızda atamaları ve bu atamalarda yaşanan sorunları dile getirdik ama her yıl atama ile ilgilenen bireylere yenileri eklendiği için yazılarımızın birbirlerine benzeme ihtimali de ortaya çıkabiliyor.
En çok merak edilen temel noktalardan birisi kontenjanların nasıl belirlendiğine yönelik sorular. İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden gelen branş bazında açık listeleri ve bu açık sayılarının belli bir oranında ayrılan kadrolar var. Bu kadroları belirlemede tamamen etkin olan ise bakanlık yetkilileri. Yaklaşık 400 bin birey öğretmen olmayı beklerken verilen kadro sayısının 37 bin civarında olması dağılımda adaletin nasıl sağlanacağının zorluğunu ortaya koymada yeterli oluyor. Her ne kadar öğretmen olarak atamayı bekleyen arkadaşlarımızın işi siyasi malzeme yapması ne kadar yanlış ise hangi parti hükümeti kurarsa kursun bu sorunu net olarak çözmenin zorluğu da bir o kadar da hakikat olarak karşımızda duruyor.
Eğitim fakültesinden mezun olan ve sonrasında formasyon alarak bu mesleğe başlamayı bekleyen arkadaşların nasıl atanacağına dair cevabı olan yazılarımızı tekrar buraya almak ve aynı ifadeleri kullanmak belki de okuyucularımızı sıkacaktır. Ama az da olsa tekrar edelim, öğretmenlik mesleğini emeklilikte 65 yaş sınırına getirmeden önceden emekli olunmasına yönelik bir çalışmanın yapılması öğretmenlerin kalitesini artıracağı gibi yeni atama bekleyen arkadaşların da önünü açmada faydalı olacaktır. Çözüm adına düşüncelerimizi daha önce bu yazıda dile getirmiştik. http://haber.star.com.tr/yazar/atanma-sorunsali/yazi-1007455
Bu Eylül ayı atamalarından sonra dikkat edilecek önemli noktalardan birisi şubat atamasının olup olmayacağı konusunun acilen belirlenmesi ve atama bekleyen arkadaşlara duyurulmasıdır. Atama yapılmayacağını Sayın Bakan Nabi Avcı açıklamış olsa da geçen şubatta Sayın Başbakanın inisiyatifi doğrultusunda yapılan atama bu sene de adaylarda haklı olarak aynı beklentinin önünü açmış olacaktır. Eğer atama olacaksa, yapılacak atama da branş bazında kontenjanlar açıklanmalı ve şubat ayına kadar adayların yaşayacağı mağduriyetin önüne geçilmelidir. En azından şubatta da kendisine sıranın gelmeyeceğini bilen öğretmenlerimizin bir sonraki KPSS’ye yönelik çalışma planını oluşturması ve beklentisinin sonucunda hayal kırıklığına düşmesinin önüne geçilebilir. Eğer atama yapılmayacaksa Başbakan bile istese biz atama yapılmamasına yönelik karar aldık, bu durum öğretmen atamalarında sağlanmaya çalışılan sistematik düzeni bozacaktır ve sözümüzden dönüleceği görüntüsünü verecektir anlamında Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri tarafından durum Başbakanımıza veya diğer yetkililere izah edilebilmelidir.
Bu sene kadroların çoğunun Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde yer alan okullar için açıldığını ve öğretmenlerin yine birçoğunun bu okullara yerleştiğini söyleyebiliyoruz. Son zamanlarda artan terör olaylarından dolayı bu bölgelerimize yönelik kara ve hava ulaşım araçlarının düzenli seferler yapabilmesi de şimdilik mümkün görünmüyor. Bundan dolayı göreve yeni başlayacak olan öğretmenlerin ve ailelerinin tedirginliği malum. Hatta öğretmen atamalarında birçok ailenin çocuklarına 41’inci tercihi işaretlememe adına telkinde bulundukları aşikâr. Lakin şu an o bölgelerde görev yapan devlet memurları var ve hepsi görevlerini çok zor şartlarda yerine getiriyorlar. Polisinden askerine, memurundan bankacısına, doktorundan hemşiresine, hâkiminden savcısına ve akademisyeninden hizmetlisine kadar hepsi görevlerinin başındalar. Ancak Doğu ve Güneydoğu’daki illerimizde askerlerden sonra görev alan memurlarımızın içinde sayısal çoğunluğun öğretmenlerde olduğuna da şüphe yok. Alınması gereken tedbirler alınmakla birlikte Eylül ayının son haftası itibariyle öğretmenlerimizin de görevlerinin başında olması bölge halkına iyi geleceği gibi terör örgütünün de elini zayıflatacak ve bölge üzerindeki baskıyı hafifletecektir diyebiliriz.
‘Çocuğumu dört yıl okuttum, emek verdim, oraları yazmasına nasıl izin vereyim?’ diyen bayan bir öğretmenin annesinin serzenişini umuyoruz ki yersiz çıkaracak vatandaşlarımız var orda. Doğu’daki vatandaşlarımızın çocuklarını eğitmek amacıyla bir nevi ucu açık vatani göreve çıkan öğretmenlerin korkularla dolu yüreğini yumuşatacak vicdanlı insanlarımız var orada ve o insanların kendi çocukları için göreve başlayacak öğretmenlere sahip çıkacaklarını bilmek istiyoruz. Bayram sonrası başlayacakları görevleri için endişelerinin olduğunu ve bu endişelerinin yersiz olduğunu göstermeniz için sizlere sesleniyoruz; Kürt kardeşim, öğretmenlerimiz size emanet!