Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli, bir süredir "iç cepheyi kuvvetlendirmek, sağlam tutmak" konusunda ısrarlı mesajlar veriyor.
Kimileri, "nereden çıktı şimdi bu iç cepheyi kuvvetlendirmek meselesi?" diyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis açılış konuşmasında şunu söyledi:
"Vaat edilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır."
İstiklal harbi öncesindeki gibi yaklaşan bir tehdit var.
İsrail'i ileri süren, destekleyen Haçlı/Siyonist ittifakı 40 yıldır PKK terör örgütünü kullanıyor. ABD, AB, İngiltere, Almanya; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Meclis'te AK Parti Grup toplantısında söylediği gibi Malazgirt'in intikamını almak istiyorlar.
Malazgirt zaferinde neyi gördüler?
Türk Kürt birlikte olunca zafer İslam'ın oluyor.
İki asırdır; Türk'ü Kürt'ten, Kürt'ü Türk'ten ayırmak istiyorlar.
Geldiğimiz noktada İÇ CEPHE zafiyeti ortaya çıktı.
Terörle en etkili mücadele yapılırken, sınırlarımızın güneyinde bir terör devleti kurdurulmasına canla başla karşı çıkılırken içerde PKK'nın Meclis'teki partileri önemli bir Kürt seçmenin desteği ile devlete meydan okumaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu duruma artık bir son verileceğinin dün altını çizdi:
"Şurası çok net anlaşılmalıdır ki Türkiye'nin terörü destekleyen, teröre arka çıkan, terörün sözcülüğünü yapan, kardeşliğe değil husumete, demokrasiye değil anarşiye, hukuka değil hukuksuzluğa hizmet eden oluşumlara taviz vermesi, bunlara göz yumması mümkün değildir."
ABD'nin PKK'ya ve PKK partilerine verdiği destek, cesaret; Siyasî Kürt hareketinde "Kürdistan" hayalini canlı tutuyor.
Onca iyileştirmeye, hizmete, Erdoğan'ın "kardeşlerim" diye gönülden sahip çıkmasına, MHP lideri Bahçeli'nin, değil elini, gövdesini Türk-Kürt kardeşliği için taşın altına koymasına rağmen PKK'nın partilerine seçmen desteği devam mı edecek?
İç Cephe, en büyük sarsıntıyı yaşamaya devam mı edecek?
Şimdi, İsrail tehdidi, Suriye'nin Kuzeyinde sınırlarımıza dayanmışken, bu hüzün verici, kardeşliğimizi sarsan duruma son verme, "İÇ CEPHEYİ SAĞLAMLAŞTIRMA" zarureti hayatî olmuştur.
İşte dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK'nın partilerine oy vermeye devam eden Kürt vatandaşlarımıza çok açık, çok samimi, mertçe, yiğitçe tarihî bir çağrıda bulundu:
"Buradan Gazi Meclis'imizden, milletin kürsüsünden sesleniyorum; sevgili Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle, sımsıkı tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail'in aparatlığını, emperyalizmin uşaklığını, Türkiye düşmanlarının maşalığını yapanları aradan çekip çıkarmanı istiyoruz. Sevgili Kürt kardeşim, imanına, İslam'ına, ezanına, vatanına, toprağına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyoruz. 'Gel Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa edelim' diyoruz. 'Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında al bayrağımızın gölgesinde aydınlık, müreffeh, kardeşçe bir istikbali birlikte kuralım' diyoruz. Bundan 101 sene önce Cumhuriyet'i birlikte kurduk, bu Cumhuriyet benim olduğu kadar senin de Cumhuriyetin. 'Gel Cumhuriyet'i birlikte hepimiz için bir esenlik yurdu yapalım' diyoruz. 'Gel yumruklarını sıkanları aradan çıkartalım' diyoruz. 'Gel terörü meşrulaştıranların, sırtını dağa verenlerin altındaki zemini boşaltalım' diyorum. 'Gel milletin verdiği yetkiyi terör baronlarına peşkeş çekenlere, o yetkinin asıl sahibinin kim olduğunu gösterelim' diyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün yaklaşan tehlikeye karşı tarihî çağrısını yaparken milletimizi rahatlatan son noktayı da koydu:
"TUSAŞ'a yapılan kalleş ve alçakça saldırı bir kez daha göstermiştir ki teröristin anladığı yegâne dil, terörle tavizsiz mücadeledir. İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize, hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacaktır."