Dünya Bankası başkanı Robert Zoellick giderayak önemli şeyler söylemeye başladı: “Küreselleşmede yeni bir çağa geçiyoruz” dedi... Küreselleşmenin yeni çağı-yeni aşaması... Nasılmış? ‘Ekonomik büyümenin birden fazla kutuptan kaynaklandığı ve gelişen piyasaların, küresel sistemin bütün boyutlarında önem kazandığı bir çağ’ Hangi boyutlar: ‘Ticaret, emtia, para ve kur, finans, yatırım, bilgi kalkınma, çevre, güvenlik.’
Zoellick ‘Küresel yapılanma temelden değişti ve bu iş son 10 yılda oldu’ diyor... İnsanlık tarihi açısından bakınca 10 yıl, saniyenin binde biri- gibi birşey.
Dünya Bankası Başkanı birkaç güne kadar görevi bırakacak. 5 yıl görev yaptı, son birkaç aydır önemli yorumlar, değerlendirmeler yapıyor. -Keşke cesur yorumlara daha önce başlasaydı- diye düşünmemek elde değil... Ya da yeni bir şans verseler acaba Başkanlığı farklı mı yapardı, daha cesur çıkışlar ve icraatlar yapar mıydı? Bilinmez... Ama söylediklerine bakalım: Küreselleşmede yeni bir aşamaya geçmişiz.
Zoellick, küresel işletmelerin ve yatırımcıların bu yeni çağın farkında olduklarını ve bu değişime yetişmek için yarıştıklarını söylüyor. Yarıştıkları yer, gelişen ekonomiler, gelişen piyasalar... Ve de Zoellick, siyaset yapıcıların, siyasilerin bu yarışta geride kaldıklarını anlatıyor. Hâlâ bazı siyasilerin sözlüklerinde kalmış olan -Üçüncü Dünya- teriminin yanlış ve zaman dışı olduğunu vurguluyor. Gelişen ekonomilerin bir merhamet, acıma, küçümseme ile bakılacak grup olmadığını, aksine ekonomik ve siyasi etki olarak büyüdüklerini hatırlatıyor: ‘Bu ülkeler kendi geleceklerini belirlemek istiyor. Küresel sistemde daha fazla ses istiyorlar. Dünyanın da bu ülkelerin daha fazla sorumluluk üstlenmesine ihtiyacı var.’
Ve bu ülkelerin hem birbirlerine, hem başkalarına örnek olduğunu kaydetmiş: Meksika ve Brezilya ülke içinde yoksulluğu yenmek için çalışıyor, Türkiye’nin ekonomik başarısı Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki reformculara örnek oluşturuyor, Hindistan’ın bilişim teknolojisi Afrika’ya ilham veriyor.
Yani tekrar dönüp dolaşıp Türkiye’ye geliyoruz. Küreselleşme son 20 yılda hızlandıysa, son 10 yılda yaşadıklarımız sonucu yeni küreselleşme çağına geçtiysek, bu yeni çağın belirleyici ülkeleri arasında Türkiye var... Hem de bölgesel olarak örnek olma-ilham verme gücüyle. Küreselleşmede de Türkiye vardı. Yeni küreselleşmede de var... Bu yeni çağı işletmeler, yatırımcılar, işadamları daha iyi okuyorlar ve yeni güç merkezlerine akıyorlar.
Akış, eski dünyadan, yeni dünyaya... Aynı süreçte eski dünya siyasilerinin geride kaldığını, durumu fren lambalarının kırmızı ışıklarından izlediklerini, Dünya Bankası’nın giden başkanı söylemiş. Haklı... Türkiye yeni düzende yatırım cazibe merkezi, kalkınma modeli ve ekonomik büyüme motoru olmak zorunda. Bu aynı zamanda tarihsel bir görev. Tarihin Türkiye’den beklentileri değişiyor.
twitter.com/selimatalayny