Yurtdışından bir “akıllı” yurtiçinde zengin ettikleri ve kullandıkları alt bir “akıllıya” akıl veriyor; Türkiye bir seçim daha kaldıramaz tezini işleyin...Ne pahasına olursa olsun “ipleri” ele geçirin ve gerekirse tüm imkanlarınız ile sandığın önüne yatın seçimi yeniletmeyin...
Sevgili dostlar, “istedikleri koalisyon formüllerini” zorlayan “küresel efendiler” ve içerideki “yerleşiklerin” son yalanı; Türkiye ekonomisi seçimi kaldırmaz... Sipariş raporlar yazmışlar kapı kapı dolaşıyorlar...Yalanınız nafile beyler, sahte raporlarınızla hangi kapıyı çalarsanız çalın kimseyi ikna edemezsiniz...Evet, istenir ki “makul bir koalisyon kurulsun” ve Türkiye acilen hükümetine kavuşsun fakat olmadığı durumda da sizin iddia ettiğiniz gibi “son geldi” demek değildir...Tekrar ediyorum; kurulması arzu edilir ama “olmazsa” ile başlayan tehdit cümleleri de sökmez!
Sevgili dostlarım, bugün Türk halkının orta sınıf bir ailesinden gelen bir insan olarak düşüncelerimi net bir şekilde paylaşmak ve bazı yalanlara “artık yeter” demek istiyorum...
Lise öğrencisiyken bahçede dolaşırken ne düşünüyorsam, ne hissediyor ve neyin acısını çekiyorsam hala aynı noktadayım. Bu ülkenin, bu milletin “emperyal düzen ve uzantılarına nasıl esir olduğunu” babasının siyasete girmesiyle 7 yaşından itibaren gören, hisseden, algılayan ve idrak eden biri olarak inanın hala aynı yerde duruyorum...
Bir çocuk düşünün, babasına soruyor; Baba Demirel küresel yapıya karşı durabilir mi? Aldığı cevap çok net ve hayat boyu aklından silinmiyor; durması mümkün değil ama “selden kütük alıyor”! Aynı çocuk askeri darbeyi görüyor ve babasına darbe sonrası sorgulamalarda sorulan soru aklından hiç silinmiyor; MC HÜKÜMETİNE NEDEN GÜVENOYU VERDİN? ATATÜRK’E NASIL İHANET ETTİN? İşin en acı tarafı da; MC Hükümetine partisiyle güvenoyu veren bir vekil “ihanetle suçlanıyor”, Halkın seçtiklerini devirip hapse atan “NETEKİM ve arkadaşları” Küresel Düzen ve uzantıları tarafından “demokrasi kahramanı” ilan edilip, baştacı ediliyorlar...Bugün aynen Sisi ve arkadaşlarına yapıldığı gibi...Bu noktada bir not düşmek istiyorum; Türk Silahlı Kuvvetleri’ni asla kurumsal olarak suçlamıyorum. O gün içine sızanlar ve dışarıda oyunlar kuranlar tarafından sahaya çekilen TSK, bu ülkenin en güzide ve her anlamda “en milli” kurumu...TSK, bugün hepimiz gibi erinden generaline küresel bir saldırı altında. İçeride yerleşen hainler ve dışardaki efendileri 1997’den 2015’e TSK’yı amansızca yıpratmaya çalıştılar çalışıyorlar.
Sevgili dostlar, bu yazıyı daha doğrusu “içimden gelenleri” Erdoğan’ın ne yaptığını “KÜRESEL VE YEREL OLANA” karı verdiği savaşı-”selden kütük almadan öteye gitmesini” idrak etmeyerek, gözleri kapalı-kulakları tıkalı bir şekilde “oyuna gelenler” için yazıyorum... Görün, lütfen gerçeği görün! Kim MİLLİ, kim GERÇEK, kim ne yapmak istiyor LÜTFEN İDRAK EDİN! Bizi ayağa kaldıran LİDER ne yapmaya çalışıyor, lütfen düşünün!
Bu noktada sizlere “çok iyi bir uluslararası uzman” olduğuna inandığım, bilgisi haricinde kendisine asla güvenmediğim birinin analizini aktarmak istiyorum. Şöyle diyor bu zat; “Erdoğan, gerektiğinde bağımsız olmayı bilen, beceren ve eylem yapabilen bir adam. Küresel Düzen ve Yerleşik Yapıları korkutuyor. Söz dinlemez diyorlar ve B planlarını hep el altında tutuyorlar”!
Duyduğum bu cümle, doğru yolda gittiğimi, Türkiye’nin % 55’lere varan destek ile “bilinç-bilinçaltında” doğruyu bulduğunu kanıtlıyor... Evet, Erdoğan’ı seviyorum, vatandaş olarak attığı adımların yakıtı olmaya hazırım ve bunu sadece kendim için değil, çocuğum için, bu ülkenin BAĞIMSIZ GELECEĞİ için yapıyorum... Bu teorileri ortaya atanların-kurmaya çalışanların, saydıkları “söz dinleyen-dinleyecek isimler de çok ilginç” ve sorgulamaya değer... Ama bir gerçek var; BU GÖL ARTIK KÜRESEL DÜZEN-YEREL TAŞERON mayası tutmaz!
Bu ülkenin hangi kökenden olursa olsun bütün vatandaşlarına, bu yazdıklarım ışığında bir çağrı yaparak bitirmek istiyorum; bu ülkeye, LİDER’e, TSK gibi kurumlarına yönelik “organize yerel-küresel hareket” olursa-OLUYORSA, siz siz olun “SÖZ dinleyenlerin-DİNLEYECEKLERİN” yanında değil, SİZİN ADINIZA SÖZ DİNLEMEYEN’in yanında tüm gücünüzle yerinizi alın. Bu yola baş koyun, varlığınızı adayın, bedeninizi siper edin... İnanın ben böyle hissediyorum ve bu ülke adına BU SÖZ DİNLEMEYİŞE canım pahasına destek vermeye hazırım. Ben KİMİM? Bir kuru canım! Ama benim gibi milyonlarca “kuru can” birlikte çok büyük bir güç ve asla önü alınamaz bir akım... Biz bir duvarız ve aramıza “çürük tuğla almazsak” asla yıkılmayız...
Sonuç: Kim olursa olsun, hangi makamda yer tutarsa tutsun, HERKES ŞUNU çok iyi bilsin; Türk Devleti, Milleti daha doğrusu bu topraklarda yaşayan hangi kökenden olursa birlikte MİLLET olduğumuz herkes, yüzlerce yıldır ilk defa bu kadar bağımsız olmaya yakın ve bunu borçlu olduğu KİŞİNİN KİM OLDUĞUNU çok iyi biliyor... Ben bir vatandaş olarak bu DURUŞ’a karşı oluşacak her dalgaya siper olmaya, bu yolda can vermeye hazırım! Eminim bu ülkede benim gibi milyonlar var... Bu noktada “farklı kurgulamalar” yapmaya cüret edenlere de bir cümle; geçmişe asla benzemez, alacağınız yenilginin ve size vereceği acının tarifi bile bugünden tahmin edilemez...AYAĞA KALKTIK, HEDEFE YÜRÜYECEĞİZ HEM DE SÖZ DİNLEMEYEREK KENDİ SÖZÜMÜZLE!