Goldman Sachs’ın varlık yönetimi dünyanın dört yanından fonun milyarlarca parasını yönetir. Başındaki Jim O’Neill de Gelişen-Büyüme Piyasaları gurusu. BRIC ve TEKM kavramlarının yaratıcısı. BRIC malum, ilk dört ülke. İkinci dört de Türkiye, Endonezya, Kore ve Meksika... O’Neill önceki gün Washington’da büyük bir ‘varlık yönetimi’ konferansında medyaya görüş açıklıyor... Anlatırken durup -Şu Dulles havaalanına kim bakıyorsa, o havaalanını düzeltin. Oradan geçmek eziyet- dedi...
Dulles, ABD Başkenti Washington’un uluslararası havaalanı. ABD’nin en önemli havaalanlarından... Ama çoktandır dökülmekte. Orada ne yaşadıysa, O’Neill’e çok dokunmuş... ABD’nin havaalanları ve altyapısı zaten dökülmekteydi, kriz başlangıcından beri iyice boşladılar. Aslında büyüme sağlamak için altyapı harcamalarının yapılması, bu vesileyle havaalanlarının da elden geçmesi beklenir, ama harcama yapmak için fazladan borçlanmak zorunda kalınca, o yatırımlar da yapılmıyor... O’Neill, dünyanın her bir yanında dolaşıyor. Büyüyen ekonomilerin havaalanlarını da görüyor. Bunları gelişmiş ülkelerle karşılaştırıyor ve orada hem alanların hem de ekonomilerin tıkandığını görüyor... Bunları yazarken: Önceki birkaç gün içinde sırasıyla İstanbul, Ankara ve Antalya havaalanlarından geçtik. Bizim havaalanları şıkır şıkır. Yetersiz kalan bir yeri varsa da kısa zamanda eklenecek, ya da yenisi yapılacak, onu biliyoruz. Çünkü ekonomimiz büyüyor.
ABD Başkanlık seçimi yaklaşıyor...Medyamızdaki şöhretler karmasının sürekli farklı seçim tarihi verdiği dikkatimizi çekti. Sınıftaki yanlış kopyanın bütün sınav kağıtlarında yer alması gibi bir durum... Bu yanıltıcı beyanlara rağmen, seçim 6 Kasım Salı günü... Başka tarih duyduysanız, okuduysanız yanlıştır.
Başkan adayları Obama ve Romney her köşebaşında kapışmaktalar. Aralarında çok az oy farkı var. Ancak ABD çapındaki ulusal anketlere değil, 9 eyalete bakmak gerekiyor. Seçimi bu eyaletler belirleyecek. Daha doğrusu bu eyaletlerin çoğunu alan, seçimi de alacak. Bunlar: Colorado, Florida, Iowa, Kuzey Carolina, Nevada, New Hempshire, Ohio, Virginia, Wisconsin. Bunlardan 5 tanesi halen Obama’da. Bu sonuçla Obama seçilir...
Romney’e verilen 4 eyaletten ikisinde Virginia ve Kuzey Carolina’da halen başabaşlar, ama -diyelim ki alsın- diye bu eyaletleri Romney’e veriyorlar. Eyaletlerin çoğunda iki aday arasındaki fark, birkaç puan. Çok olağanüstü bir durum olmazsa, bu farklar kapanmayacak, oylar kemikleşmiş. Ancak 6 Kasım’a dek -acaba birşey olur, durum değişir mi?- havası sürecek.
Birisi bu arkadaşa coğraya öğretsin
Cumhuriyetçi Parti adayı Romney’nin birikim ve siyasetinin ABD’ye ya da dünyaya faydalı bir yanı görünmüyor... Önceki günkü TV münazarasında Obama, Romney’i güzel tanımladı: “Dış politikada 1980’leri yeniden yaşamak istiyorsun. Sosyal politikalarda 1950’lerdesin, ekonomide de 1920’lerdesin.”
Dış politikada 1980’ler, Soğuk Savaş zamanları. Tekrarlanamaz, taklit edilemez zamanlar. Sosyal politikalarda 1950’ler, ABD’de ırkçılığın, azınlıklara hatta kadınlara karşı en sert tavırların konduğu, -altta kalanın canı çıksın- zamanları. 1920’lerin ekonomisi de hayali kapitalizm zamanları.
Romney bu adaylık noktasına kaza eseri geldi. Cumhuriyetçi Parti son 15-20 yıldır sağlam lider çıkartamıyor. Partinin en iyileri başkan adayı olmuyor. Romney, 2008 ekonomik krizinin etkilerini oya çevirmek isteyen bir aday. ABD için ele gelir bir çaresi yok. Dünyayı da bu kampanya vesilesiyle öğreniyor.
TV münazarasında, Suriye konusunda atıp tutarken “Suriye İran’ın Arap dünyasındaki tek müttefiki. İran’ın denize çıkış noktası” dedi. Aslında ilk cümleyi nasıl kurduğunuza göre -kim Arap dünyasında kim değil, İran Arap değildir- yorumları mümkün. İkinci cümle ise ABD Başkan adayının ciddi coğrafya bilgisizliğini yansıtıyor. İran’ın çevresindeki denizler bir yana, aradaki Irak’ı atlayıp İran’ı Suriye ile birleştirmesi, bir başka ilginçlik... ‘ABD siyasetçileri böyledir, normaldir’ denebilir... Güzel de Suriye’nin İran’ın yerini bilemeyen ama Ortadoğu konusunda hayli iddialı bu siyasetçi yarın Başkan olsa, demek şeşi, beşi de karıştıracak... Yanında birisinin durup, Romney’nin vereceği bütün adresleri kontrol etmesi gerekecek: “Hamburgerciye gidelim- dedi ama, acaba dondurmacıyı mı kasteti?... Şam-dedi ama, acaba Şam’ı mı kastetti, yoksa canı Şam baba mı istedi ?”