Hiç kuşkusuz Türkiye, yeni siyasi arenada ve bu arenada dikkat çekici bir misyonla yükümlüdür. Gerçi bu hükmü kabullenmekte zorlanan bir güçle de karşı karşıyayız. Lakin Türkiye’nin içinde bulunduğu ve her karesine tarihsel bağı ve sözü olan bu coğrafyada büyük savaş kaçınılmaz gözükmektedir. Çünkü anlaşılan dayatma, yok etme, siyasi ve ekonomik krizler, artık tek başına sistem ve kurgu dayatmak isteyenlerin işini kolaylaştırmamakta. Nedeni basit! Gelişmekte olan ülkeler, kendine yönelik dayatma motifini derinden anlamakta! Devletsizleştirme ve küçük şehir devletlerine geriye dönüş sağlamak isteyen Amerikan hayalinin, nelere sebep olacağının farkında.
Evet, bu coğrafyada şehir devletleri arzu etmek, küçük küçük ve parça parça hisselere hükmetmek, daha kolay gelmekte. Çünkü bu coğrafyanın doğal refleksleri, büyük medeniyet inşasına uygun ve bunu defalarca tarihte gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin nasıl bir hareket verici içeriğe sahip olduğunu, bu içeriği ortadan kaldırmak için yapılan eylemleri, o nedenle doğru tespit etmeliyiz ve ona göre karşı duruş üretmeliyiz.
Devletsizleştirme süreci, uzun zamandan beridir masalarında anlaşılan! Başka tür gelenek ve kodlar, işlerini iyice zorlaştırmaktadır. İşte bu nedenle, devlet yapılarına paralel unsurlarla sahip çıkma girişimine soyunuldu. Sovyetler Birliği’nin çöküşüne baktığınızda, içeride kendileri ile işbirliği yapanlarla hareket edildiği açıktır. Dolayısı ile yakın tarih, üslup ve yöntemlerini bize esasında iyice göstermekte.
Odur ki; Orta Doğu coğrafyasının mahiyetini iyice anlamak lazım!
Bu coğrafya, dünyanın geleceğini şekillendirecek içeriğe sahip. Komplodan uzak, sadece somut olaylara baktığınızda bunu açıktan görebiliyoruz. Evet, coğrafyanın ve bu coğrafya üzerine inşa edilecek kurguların akıbeti, onu bizim içinde bulunduğumuz süreci nasıl yöneteceğimize de bağlıdır.
Türkiye’nin nasıl bir önem arz ettiğini ve Türklerin nasıl bir gelecek inşasında misyonla yükümlü olduklarını göz ardı edemeyiz. Aksi takdirde, “bölgede ve dünyada olup bitenlere müdahil olma yeteneğimiz kaybolmuştur” demektir. Lakin burada en önemli mesele, içeride bizim hepimizin bunu nasıl idrak etmemiz gerektiğine bağlıdır. Tarih derslerle doludur, biliyoruz! Bu dersler; ondan ibretlik parçalar çıkardığında, derstir. Kucaklaşmadan, ittifaklaşmadan, küresel süreci yok etmemiz zorlaşacak. Evet, devletler önemli, hem de çok önemli makine. Lakin bu makine, sakinlerinin dünya görüşü ve hedefleri ile harmanlanıyor. Tek başına devlet kavramı, misyon üstlenemez! Odur ki; millet ve devlet ittifakını sonuna kadar pekiştirmek şarttır. Devletler, milletlerin en büyük eserleridir. Tabii ki bu Allah’ın lütfudur. Lakin buradaki en önemli mesele ittifaktır. Zaten Amerikan hayallerinin esas motivasyonu da, devletler ile milletleri arasındaki yakınlığı ve ittifakı ortadan kaldırmaktır. Başka türlü, devletleri ortadan kaldıracak güçleri söz konusu bile değildir. İçinde bulunduğumuz süreç, zalim oyunlarla dolu bir süreçtir. Ayakta kalmak ve devlet gibi sürece hükmetmek, en önemli sonuç olacak. Türkiye, çok çok önemlidir. Türkiye’nin varlığı, coğrafyanın tamamına ilham kaynağıdır, lakin Türkiye’nin bu dayatma sürecini, içindeki kalıcı ittifakla pekiştirmesi ise dünyada değişim sürecini tetikleyecektir. Odur ki; siyasi ve günlük konulara değil, kalıcı ve çok çok uzun vadeli olaylara odaklanmak için Türkiye ittifakı şarttır!