Lut kavminin helak edilmesine sebep olan sapıklık, bugün "LGBT" şeklindeki harf kalabalığıyla topluma pazarlanmaktadır!
Oysa eskiden bu ahlaksızlığı kapalı kapılar ardında işleyenler bile, toplumda böyle bir ithamla karşılaşmaktan çekinirlerdi! Günümüzde ise bu sapıklık, neredeyse bir itibar vesilesi haline getirildi! Siyasetçilerden sanatçılara kadar birçok tanınmış isim, bu sapıklığa; açıkça destek vermektedir!
Cumhurbaşkanlığına talip olan Kılıçdaroğlu, "LGBT aile yapısını bozmaz" diyebilmektedir! Daha şaşırtıcı olanı ise, dünyanın en büyük şirketleri; hatta devletleri, bütün gücüyle, bu pisliği herkese bulaştırmak için didinmektedir!
Peki, bu sevdanın sebebi nedir?
LGBT AHMAKLARINI BAKIN KİM KULLANIYOR!
Papanın hışmına uğradığı için dağılan Tapınak Şövalyeleri, 1776'da Cizvit Weishaupt ile Yahudi banker Rothschild'in kurduğu İlluminati (Aydınlanma) örgütüyle daha güçlü olarak dönmüştü. Asıl dinamizm ise, "Fabian Cemiyeti" (Fabian Society) döneminde yakalanmıştı.
İsa Cemiyeti de denen bu gizli yapı, adını; entrikacı konsül Fabius Cunctator'dan almıştı. Buna, İngiliz sinsiliği de eklenince ortaya, çok tehlikeli bir "örgüt" çıkmıştı!
AB'nin temelini Fabianlar atmış, bütün dünyayı siyasî, ekonomik ve askerî bakımdan kontrolü amaçlayan BM, İMF ve NATO'yu bu zihniyet kurmuştu! Chatham House ve onun ABD versiyonu olan Council on Foreign Relations'ı bunlar yönetmekte, önemli görevlendirmelerde mutlaka CFR referansı aranmaktadır.
İşte bu küresel gücün tek hedefi "Yeni Dünya" kurmaktır.
Bunlara göre; medeni toplumlar (yani kendileri) dışındaki gereksiz(!) kalabalıklar yok edilmeli, sadece "seçkin"lerden oluşan "elit" bir dünya kurulmalıdır!
Bunun için her yöntem kullanılmalıdır!
Fabianların fikir babası Bertrand Russel, "Mutlaka negatif nüfusu gerçekleştirmeliyiz. Dünya savaşlarının bu hedefe büyük bir katkısı olamadı. Belki biyolojik savaş daha iyi netice verebilir. Her nesil boyunca bir veba salgını olabilirse, sağ kalanlar dünyayı tıka basa doldurmadan doğurabilir" demişti.[1]
HER YOLU DENİYORLAR!
Dünya savaşlarından sonra ilk abandıkları yöntem nüfus planlaması yani "doğum kontrolü" idi. Köylere kadar giden görevliler(!), az gelişmişlik alameti olan(!) çocuk doğurmanın zararlarını(!) anlatmış; ücretsiz malzeme dağıtmışlardı.
Rockefeller Vakfı, Nüfus Konseyi, Dünya Bankası, BM Kalkınma Programı (UNDP), Ford Vakfı ve diğerleri, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile birlikte 1990'dan beri üremeyi önleyici yani kısırlaştırıcı aşı üretmeye çalışmaktadır. WHO, aynı amaç için Bill ve Melinda Gates Vakfı ile de işbirliği yapmaktadır.
Diğer önemli çalışma ise, "kadınların ekonomik ve sosyal özgürlüğe" kavuşturulmasıydı! "Kadın çalışmalı, kocasının eline bakmamalıydı!" Bu propagandanın etkili olduğu ülkelerde boşanmalar sürekli artıyordu ama bunun bir önemi yoktu! Daha doğrusu asıl amaç, kadını; kapitalist sistemin kölesi yapmak ve "anne"likten uzaklaştırarak nüfus kontrolünü sağlamaktı.
BUNLAR YETMEZ, MİLYARLAR ÖLMELİ!
1950'de yüzde 5 olan dünya doğurganlık hızı, bu çalışmalar sonucunda 2022'de 2,4'e düşmüştü. Türkiye ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çabalarına ve doğumu teşvik uygulamalarına rağmen, son 20 yılda Avrupa'da doğurganlık hızının en çok düştüğü ülke olmuş; 2,3'ten 1,6'ya gerilemişti.
Ancak bu sonuçlar; hatta nasıl başladığı hâlâ bilinmeyen Kovid-19 salgını ölümleri, emperyalist küreselcileri tatmin etmekten çok uzaktı!
"Global 2000 Raporu"nun yazarı Dr. John Coleman, "Yeni Dünya Düzeni" mimarlarının, en az 2 milyar insanın yok edilmesini beklediğini yazmıştı!
Bu veriler, küresel eliti yeni bir formül arayışına sevk etmişti. Doğanları yok etmek için uğraşmaktansa, doğumlar engellenmeliydi!
Ancak "doğum kontrolü" uygulamaları, bu hedefe ulaştırmaktan çok uzaktı.
Köklü çözüm, "kaynağı kurutmak"tı!
Yani doğumu engellemekle uğraşılmayacaktı! Kadın; kadın olmaktan, erkek de erkek olmaktan çıkarılacak ve böylece doğum, "imkansız" olacaktı!
Gördüğünüz gibi, ortada dolaşanlar sadece küresel kurtların cinsel mankurtları!
Asıl i....lik çok farklı!..
O HALDE...
İnadına, ailemize sahip çıkacağız.
Ve bugün, "Büyük Aile Buluşması"nda yerimizi alarak başlayacağız.
Haydi Saraçhane'ye...
[1] Mehmet Hasan Bulut, Yeni Dünya'nın Kurtları, IQ Yayıncılık, İstanbul 2018, s. 85.