Küresel arenada ABD-Çin restleşmesi dünya ülkelerinin ayrışmasını sağlıyor. Batı ittifakı Ukrayna sonrası Rusya'ya cephe aldı şimdi de Çin'e karşı tutumları belirginleşiyor. Herkes takımını netleştiriyor. Hindistan'ın kararı belirleyici olacak.
Savaşlar eskisi gibi topla tüfekle değil. Ticaret hatları, lojistik ve stratejik limanlar bu süreçte birer hamle. Kim hangi limanlarda ve güzergahta etkili ise o bölgede etkili olabiliyor. Enerji havzalarında kim etkili olursa enerji fiyatlarına da etki edebilecek. Bu süreç enerji maliyetini hesap etmek zorunda olan ülkeleri zora sokacaktır.
Kopenhag'da bir araya gelen 26 ülke Ukrayna için 1.55 milyar dolarlık bir bağış topladı. Bu savaşın gidişatını etkiler mi bilinmez ancak uzayacağını ifade ediyor. Çünkü toplanan bağışın önemli bir kısmı askeri eğitim, teçhizat ve yüksek güdümlü füze alımı için kullanılacak.
ABD dokümanlarında Çin'in 2035 ve 2040'ta ulaşacağı nokta tehlikeli bulunuyor. Büyüme rakamları ve savunma harcamaları yükselen Asya söylemi ile birleşince savaş kaçınılmaz oluyor.
Uzun zamandır Asya-Pasifik'teki gerilimden bahsediyoruz ve savaşın adresini görüyoruz. Ucuz iş gücü ve yüksek nüfus bu bölgeyi gerilim alanı haline getiriyor.
Avrupa bir süredir bu gerilimi piyasalarında hissediyor ve Çin'le iş yapmaktan çekinen şirketler giderek artıyor.
Yükselen Asya söylemi kendi kendine yetecek mi yahut dünya ticareti bir kamplaşmaya giderse ne olacak soruları zihinlerde.
Hammadde, üretim, tüketim zincirinin kıtaları aştığı bu çağda zincirin kırılması demek buhran demektir. Dünya 1929 buhranını anımsatan kavramlarla yeniden karşı karşıya. Ekonomik göstergeler ABD ve AB'de büyüme oranlarındaki gerileme ve enflasyondaki yükselme alarm veriyor. Büyüme oranları küçülmeye dönerse durgunluk (resesyon) demek. Çin için de büyüme hızının tehlikeye girdiği bir gerçek.
Dünya ekonomik devleri savaşa odaklanırken ödenecek bedelleri de hesaba katmak zorundalar. Bu süreçte ağırlığının farkında olup dengeyi gözetecek ülkeler de olacak.
Rusya-Çin-ABD-İngiltere-AB hattında devam edecek bu kavgada Türkiye dikkatli ve serinkanlı hareket edecek görünüyor.
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin aldığı pozisyon büyük bir başarı. Boğazlarda Montrö'yü uygulamak, Diplomasi Forumu'nda tarafları buluşturabilmek, Tahıl Koridorunu işler hale getirmek Ankara'nın vizyonunu gösteriyor.