Dün Washington Post (WP) gazetesini uzaktan ama sayfaları arasında dolaşarak okurken gözüme tuhaf bir ilân takıldı: Kendilerini ‘Holokost mağdurları’ olarak tanıtan bir grup Amerikan Musevisi, bu ilânla, aynı etnik kökenden gelenlerin oluşturduğu ‘Amerikan Yahudi Komitesi’ni (‘The American Jewish Committe’, AJC) haklarına tecavüz etmekle suçluyor...
Esas konuya geleceğim, fakat önce Amerika’da çıkan bir gazeteyi ‘uzaktan, ama sayfaları arasında dolaşarak’ nasıl okuduğuma değineyim.
Bu imkânı ‘http://www.pressdisplay.com’ adlı site sağlıyor. Siteye abone olduğunuzda istediğiniz gazeteye basıldığı biçimiyle ulaşıyor, sayfalarını elle çevirmek yerine bilgisayarınızın faresiyle aynı işi yapıyorsunuz. Sayfa sayfa... Haberlerin ve yazıların hepsini okuyabiliyor, fotoğrafların herbirine bakabiliyorsunuz...
Yalnızca Amerikan gazeteleri yok, hemen her ülkenin öndegelen bütün gazetelerini abonelerine sunuyor site... İçlerinde Star’ın da yer aldığı bizim gazetelerle birlikte her dilden binlerce başka gazeteye de erişebiliyorsunuz...
Sitenin iPad versiyonu da var; o da aynı kolaylığı sağlıyor...
İlân Washington Post’un 14. sayfasında yer alıyor. ‘Holokost mağdurları’ ailelerinin fertleri Almanya’da Nazi yönetimi sırasında uygulanan ‘soykırım’ politikaları sonucunda hayatlarını kaybetmiş insanlar; bunlar ‘The Holocaust Survivors Foundation USA’ adlı bir vakıfta örgütlenmişler...
Şikâyetleri şu: Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) Musevi etnik kökeninden bütün ABD vatandaşlarının haklarını korumak üzere kurulmuş bir örgüt olduğu halde, Holokost darbesi yemiş ailelerin fertlerinin yıllardır sürdürdükleri ‘sigorta’ tazminatı taleplerini önemsemiyor. Tazminat ödemesi talep edilen uluslararası sigorta şirketlerinin suyuna girmek, haklarını gaspeden şirketlerle al takke ver külâh olmakla suçlanıyor AJC...
Ağır suçlamalarla dolu ilân...
Konuyu biraz daha açayım: Soykırıma mâruz kalmış ve hayatlarını temerküz kamplarında kaybetmiş olan Almanyalı Yahudiler ülkede iş ve çalışma hayatının içindeydiler; büyük bir çoğunluğunun başta hayat sigortası olmak üzere çeşitli sigortaları vardı. 875 bin sigorta poliçesi söz konusu... Ölümleri geride kalanlara tazminat ödenmesini gerektirdiği ve bu tazminatların yekûnu 20 milyar doları bulduğu halde, uluslararası sigorta şirketleri kulakları üzerine yatıyormuş...
Örgüt “AJC sadece sessiz kalmıyor, belli başlı sigorta şirketleriyle işbirliği de yapıyor” iddiasında... Şirketlerden biri Meadowsland Stadyumu’na ismini vermek için 300 milyon dolar teklif etmiş, örgütün kampanyaları sonucu bu teklifi reddedilmiş... Örgüt, “AJC bu olaydan sonra devreye girdi, sigorta şirketinden programları için mali destek almaya başladı” diyor.
“Holokost mağdurlarının yarıya yakını mali açıdan zor bir hayat sürüyor ve sigorta şirketlerinden alacaklarını tahsil etme çabasında; Musevilerin haklarını savunma faaliyeti gösterdiği iddiasındaki AJC’yse onlara karşı hile yapan, Holokost’tan menfaatlenen sigorta şirketleriyle işbirliği halinde” diye yazmış ilânı kaleme alan...
Suçlanan sigorta şirketlerine şöyle bir göz attım, AJC’nin neden iki arada bir derede kaldığını anladım: Dünyanın büyük sigorta şirketleri arasında en ön planda görünenlerin sahipleri Amerikan Yahudi Komitesi’nin (AJC) haklarını korumakla görevli olduğu insanlar...
AJC için aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık durumu... Belli ki AJC mali sıkıntı çektiğini söyleyenler yerine paralı üyelerinin yanında yer almış...
Benzer bir durum ABD yönetimi için de söz konusu; çünkü ‘Holokost mağdurları’, WP’de çıkan ilânlarının bir yerinde, “AJC de, Dışişleri Bakanlığı da bizi terk etti” diyor. Bir iddiası daha var ilân verenlerin: AJC ve ABD Dışişleri Bakanlığı kendilerini Holokost sırasında da terk etmiş...
Söz konusu olaylar 1945 yılı öncesinde gerçekleşti. O yıldan bugüne sigorta talepleri dillendirilmiş, ama kimse takmamış... ‘Holokost kurbanları’nın aile fertleri bunca yıldan sonra ‘Holokost mağdurları’na dönüşmüş...
Nereden bakarsanız bakınız, ilginç bir hikâye...