Bugün Kurban bayramının 2. günü...
Birinci gün kurban kesimi sebebiyle ertelenen bayram ziyaretlerinin de başlangıç günü…
Mûtad olduğu üzere hâl hatır sorma, geçmişi yâd etmeyle geçecek bayram ziyaretleri…
Ben de gazete vesilesiyle evlerinize misafir oluyorum; hoşbuldum!..
İbn Ataullah el-İskenderî Hazretleri’nin, “Bayram, ancak dağınık işlerini toparlayan kimse içindir” sözünden mülhem, Allah-u Teâlâ dağınık işlerimizi (Hususiyetle de kalbimizin dağınıklığını) toplamayı ve gerçek bayramlara kavuşturmayı nasip etmesi duasıyla bayramınız tebrik ederim!
Mâdem bayramlaştık şimdi geçmişi yâd edebiliriz. Müsaadenizle Yasin Börü’den bahsetmek istiyorum. Hani arkadaşlarıyla kurban eti dağıtırken linç edilen 16 yaşındaki Yasin Börü’den.
2014 senesiydi. HDP/PKK, Kobani dedikleri Ayn el-Arab’da Kürtler’in katledildiği yalanıyla mensuplarını sokağa dökmüştü. “Sokağa çıkın” çağrısını yapan da, şu an Edirne F Tipi’nde tutuklu bulunan HDP/PKK’nin eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’tı. 24 Haziran Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olan ve CHP’lisinden Saadet Partilisi’ne “Şer ittifakının” serbest bırakılması için çabaladığı Demirtaş’tan bahsediyorum!
HDP/PKK mensupları sokaklarda günlerce terör eylemlerinin yanı sıra, Batıcı Gezi ayaklanmasında olduğu gibi iş yerlerini de yağmalamışlardı. Ayn el-Arab’da olduğunu iddia ettikleri vakaları kendileri Türkiye’de yapıyorlardı. O dönem ordu, polis ve yargı içinde etkin olan Fethullahçı Terör Örgütü’nün unsurları da HDP/PKK’ya her türlü desteği veriyordu.
Bu emniyet hissi içinde iyice azgınlaşan HDP/PKK unsurları İstanbul’un Kayabaşı-Altınşehir taraflarında “Kobani’de katliam varken bayram kutlanmaz” deyip halka kurban kestirmezken, Diyarbakır’da da kurban eti dağıtan 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşlarını katlediyordu.
Yasin Börü ve arkadaşları HDP/PKK tarafından nasıl linç edildiler. 2015 senesinde şehit Yasin’in ağzından şöyle anlatmıştım: “Hüseyin Dakak (19), Hasan Gökgöz (26), Riyad Güneş (28), Yusuf Er (18) ağabeylerle, hayırseverlerin bağışladıkları kurban etlerini dağıtmaya başladık. İçinde kurban eti olan poşetleri verdiğimiz evlerdeki tebessüm bizleri öylesine mutlu ediyordu ki... Kürt halkını kurtarma iddiasındaki PKK’lı faşistler halkın ekmek teknelerini yakıp yıkarken, zorla kepenkleri kapattırılan esnaf evine ekmek götüremezken vesilesi olduğumuz hayrın bize şehadeti getireceğinden habersizdik.
Elimizde kurban etleriyle dolu poşetlerle dolaşırken bir anda karşımıza Hak ve halk düşmanı malûm güruh çıktı. Bizleri fark etmeleriyle birlikte başımıza taş yağmaya başladı. Kaçmaya başladık. Sığındığımız evin sahibi de onlardan çıktı. Boğazımı kestikten sonra beni balkondan aşağı attılar. Aşağıya düştüğümde tekmeler, sopalar, bıçaklar, taşlar üzerime yağıyordu. Ben Rabbime kavuşmanın mutluluğuyla cesedime yapılanları seyrediyordum. Ne kadar da zavallılardı... “Yakın, ibret olsun” seslerini duydum. Ondan önce bir ‘teyze’ arabasıyla üzerimden geçti. Sonra onları kinleriyle baş başa bırakıp Rabbimin şehidlere vaat ettiği nimetlere şahid oldum! Tabiî ki en büyük nimet, O’nun yolunda kurban olmaktı, Elhamdulillah buna nâil oldum. Onlar beni öldürdüklerini sanıyorlar ama bana öyle büyük iyilik yaptılar ki, eminim bundan haberdar olsalar beni yaşatmak için ellerinden geleni yaparlardı!”
Yasin ve arkadaşlarının şehadete ermelerinin 4. senesinde tüm şehidlerimizin aziz ve pak ruhlarına birer Fatiha hediye ederken, Batı’nın vatanımızdaki iç unsurlarının ellerine fırsat geçtiğinde, tıpkı efendileri gibi neler yapabileceğini unutmayalım!