İslam alemi olarak 1435 senedir, her sene büyük bir coşku ve heyecanla Ramazanı Şerifi ihya ediyoruz..!
Her Ramazan ayı geldiğinde, o iklimde rahmet kapılarının açıldığını ve merhamet kanallarının genişlediğini birebir hissederek yaşıyoruz..!
İnsanların yüzlerindeki aydınlık biraz daha belirginleşiyor. Tevazu halimize hâkim oluyor…
Hoşgörü günlük hayatımızda sene boyu olmadığı kadar zirvelere çıkıyor… Oruç midemizi dinlendirince aklımız daha billurlaşıyor, vicdan ve muhasebeye daha çok fırsat buluyoruz…
Dünyada, ülkemizde ve çevremizdeki yoksullara karşı daha duyarlı oluyor imkânlarımızı onlarla paylaşmak için vesileleri sebep ediyoruz…
Hele de içinde bulunduğumuz günlerde, uzun süren yaz ayları sebebi ile açlık ve susuzluğun ne demek olduğunu daha iyi idrak ediyoruz…
Elimize, dilimize ve belimize sahip çıkıyor, harama değil harama giden yollara daha bi dikkat ediyoruz..!
Ortadoğu sıcağında savaşlarla kavrulan ümmetin aç ve susuz bebeleri ve onlara erzak bulma derdi ile koşuşturan biçare ana ve babaların çaresizliği sorumluluğumuzu kat be kat arttırıyor, çünkü biz, bir duvarın tuğlaları gibi birbirine kenetli bir ümmetin çocuklarıyız..!
Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanın kelepçelendiği mübarek Ramazan ayında, nefsin heveslerine değil, alemlerin Rabbi Allaha kul olmanın büyük onur ve özgürlüğünü yaşıyor, açılan ferasetimizle, nefse ve kula kul olanların gittiği yolun sonundaki hüsranı daha iyi görebiliyoruz..!
Sadece o emretti diye oruç tutuyor bütün gün aç kalıyoruz ve sadece onun emri ile akşamın belli bir vaktinde kulağımız Ezanı Muhammedide olmak üzere Allahu Ekber nidasıyla hep birlikte iftar edip bir ümmet olmanın hazzını yaşıyoruz..!
Son asırda yaşadığımız sürekli tecavüzlerden, İslam ümmeti olarak büyük darbeler aldık…
Belki, birliğimiz dirliğimiz tarumar oldu. Müdahalelerin kaynağına dikkat edemeden birbirimizle boğuştuk ve hala daha boğuşuyoruz..!
Ama son yıllarda şahit olduğumuz gibi başta ülkemiz olmak üzere İslam alemi olarak ciddi bir uyanış içerisinde olduğumuz inkar edilemez..!
Merhamet medeniyeti çocukları olarak genlerimizde bulunan birlik ve dirlik şuuru engellenemez bir şekilde etkileşip gelişmekte, ümmetin bedenine vurulan prangalar teker teker patlamaktadır..!
Bütün insanlığın muhtaç olduğu Merhamet medeniyeti yoluna emin adımlarla yürümektedir..!
Bu yürüyüşte üzerimize düşen, medeniyet değerlerimize daha da sarılmak, kimsesizlerin kimi olmak, birbirimize karşı daha müşfik ve daha da kenetlenmektir..!
Mübarek Ramazan vesilesi ile tekrar hatırlamalıyız ki; İnsanlığın içinde bulunduğu karanlıktan çıkması için gerekli tek mucize reçete Kur’an-ı Kerim bu ayda nazil olmuştur..!
Onun hürmetine daha fazla Kur’an’la haşır neşir olup Cebrail (as) İle Efendimizin karşılıklı mukabeleleri gibi bizde camilerde, evlerde toplanıp mukabelelerde bulunacağız, hatimler indireceğiz…
İnsanlığa ve ümmete, içinde bulunduğu sıkıntılardan bir an önce kurtulabilmesi için tenhalarda secdelere kapanıp daha fazla dualar edeceğiz, daha fazla sadaka vereceğiz, zekâtlarımızı ince eleyip sık dokumadan bol bol hesap edip yerli yerlerine ulaştırıp vereceğiz…
Orucu uykuya tutturmayacağız, zengin sofralarından kaçınıp fakir, fukara, aciz ve yetimlerle iftar sofralarımızı paylaşıp bereketi daha da arttıracağız..!
Günümüzü iftar sofralarımızın daha da mükemmel olması için yapılan planlarla heba etmeyeceğiz…
Daha önemli bir işimiz yokken, teravih namazlarından sıyırmak için, yok sekiz rekat, yok on rekat, yok falan camide jet imam var oraya gidelim gibi mazeretlere sığınmadan huşuyu yakalamaya çalışıp hakkını vererek kılacağız..! Sabah namazları dahil camilerimizi doldurup bayram yerine döndüreceğiz..!
Mübarek Kur’an Ayı ifadesini yanlış tefsir edip “kumar” ayı olarak anlayan zavallılardan olmayacak, sahurlara kadar kahvehane köşelerinde, bağ bahçede oyun oynayarak, nafile ibadetlerin bile diğer aylarda yapılan farz ibadetler gibi sevap kazandığı Ramazan ayında sayılı olan zamanımızı boşa harcamayacağız..!
Yiyecek içecek işleri ile iştigal edenlerimiz, tıpkı tarihte medeniyet coğrafyamızda yaşayan gayri Müslimlerimizin ve mazereti olanlarımızın yaptığı gibi sokak ortalarında yiyip içmeyeceğiz ve masalarımızı gözden ırak iç mekânlara taşıyarak oruca ve oruçluya azami saygıyı gösterip ali cenap bir millet olduğumuzu tekrar hatırlatacağız..!
Başı Rahmet, ortası Mağfiret sonu Cehennem azabından kurtuluş olan bu on bir ayın sultanını şanına yakışır bir şekilde karşılayıp ihya olacağız ve bir daha kavuşamama endişesi ile de hüzünle uğurlayacağız..!
Ülkemizin Cumhurbaşkanlığı seçimi ile alakalı içinden geçtiği bu kritik süreçte 1435. Ramazanı Şerifin bütün insanlığa, Ülkemize ve ümmeti Muhammed’e hayırlar ve bereket getirmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz..!