Son günlerde ülkemizde bir Alevi-Sünni gerginliği yaşanacağı ve buna bazı dış güçlerin destek vereceği söyleniyor. Şu soruyu cevaplandırmamız gerekir: Bugüne kadar bu farklılık yok muydu, neden bu bir çatışma nedeni olmadı. Hatta bugün farklı görünen kişiler bu farklılığı doğal sayıp kardeşçe bir arada yaşadılar. Dünyayı yöneten güçler bazen ülkelerdeki farklılıklardan yararlanır, bazen de bu farklılığı yaratırlar. Mesela farklı futbol takımını tutanlar, bir tahrikle bir yerde küçük bir çatışma yaşarlar ve medyada bu çok önemli bir olay gibi yayılır. Bundan sonra çatışma büyür ve yayılır. İnsanlar kendilerini bir tarafta görür ve karşı tarafı bir görünüm sonucu fark eder ve çatışır. Mesela farklı üniversitede okuyanlar ya bir ağaç kesimini sebep sayar ya da bir ideoloji farkı nedeniyle çatışma yaratabilir. Geçmişte bir sağ-sol çatışması vardı ve bu ülkenin siyasi yapısını değiştirmek için sebep sayıldı. Bu çatışmadan kazançlı çıkan, taraflardan biri değildi. Tarafları kullanan güç odaklarından biriydi.
Bir çatışmanın tarafı olanlar bu çatışmanın kimin işine yarayacağını ve bunun dünyadaki etkilerini hesaplamalıdır. Ülkemizde daha önce yapılan soy farklılığı ve bunun yaratacağı sonuçlar Türkiye tarafından fark edildi ve görünümdeki bütün zıtlıkların bir dış gücün ülkeyi zayıflatmak istediği anlaşıldı ve sorun önemli ölçüde çözüldü. Çünkü karşı tarafta toplanan Kürtler bu çatışmanın kendilerine değil, onların da vatandaşı olduğu devlete karşı olduğunu ve farklı yapıların onları köleliğe taşıyacağını gördüler. Ülkede bu çatışmanın bir zaferle sonuçlanmasını bekleyenler; devletle halk arasında bir çatışma olmaz ve kimse zafer kazanamaz diyen yönetimin ve halkın tavrına yenildiler. Ancak geçmişteki çatışmalar ve bunların yarattığı üzüntü herkesi üzdü.
***
Bugün yaratılmak istenen farklılık ve bunun çatışmaya dönmesi ülkemizin içiyle ilgili bir sorun değildir. Bölgede Arap Baharına benzer bir ortam yaratılmak isteniyor. Bu amaçla soy farklılığının değil mezhep farklığının daha etkili olacağını düşünen bazı dış güçler, bölgede yaratacakları Şii-Sünni çatışmasının Türkiye’yi de içine almasını ve bizim Sünnilerden yana tavır takınmamızı istiyorlar. Bu durum bizim Irak’ın kalıcı yönetimi ve İran’la karşı karşıya getirecek ve Suriye’de halkın bir bölümünün bize karşı olmasını sağlayacaktır. Türkiye geçmişten gelen kültür değerleri nedeniyle insanları soyu ve inancı nedeniyle ayrı tutmaz. Ancak son zamanlarda bu tavır dış güçlerin etkisiyle değiştirilmeye çalışılıyor ve ülkemiz soy ve inanç farklılıklarını hissetsin isteniyor. Ayrıca kuruluş ilkelerimizin tartışılması bile kötü olan bir düşünce sayılıyor ve bu tavır ülkede ve bölgemizde bizi yalnızlığa itiyor. Bu ilkelere karşı değilim ama onun olumlu yöndeki dış ilişkilerimizi engellemesine ve bizi yalnız bırakmasına izin verilmemelidir. Bu durumda ülkemiz yerini stratejik olarak tespit etmeli ve geleceği herhangi bir inanç ve ideolojinin belirlemesine imkan tanınmamalıdır. Bu her düşünce ve inanca karşı olacağımız anlamına hiç gelmez ama bunu bizi onların istedikleri yöne gitmemize sebep yapmamalıyız. Yani Türkiye hiçbir inanç ve ideolojinin savaşına katılmamalı ama onlara herkesten fazla değer verdiğini gösteren politikalar izlemelidir.