Yüreğimiz paramparça.
Kudüs’ün fiili işgali BM kararlarına rağmen resmileştirilmek isteniyor.
ABD kaba gücünü bir kez daha gösterdi.
“Güç bende, dilediğimi yaparım!” dedi.
ABD gücüne güvenerek meydan okuyor.
Sadece İslâm dünyasına değil; bütün bir dünyaya...
İsrail’in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesini öngören BM kararlarını ayaklarının altına alıyor.
BM sus pus!
ABD kibirli ve küstah bir dille şunu diyor resmen: “ABD, dünyadan büyüktür!”
Kudüs sadece Müslümanlar için kutsal değil.
Hristiyanların da kutsal şehirlerinin başında geliyor.
Ve Kudüs İsrail’in hakimiyetine terk ediliyor.
Papa karşı ses yükseltiyor.
AB üyesi ülkelerin başını çeken Almanya ve Fransa bu kararı tanımıyor.
İsrail’i Filistin topraklarında devletleştirme günahının sahibi olan İngiltere Trump’ın kararına karşı.
Rusya ve Çin bu işgal girişimine karşı tepkili.
Sonuç?
ABD-İsrail bildiğini okumaya devam ediyor.
***
İslâm dünyasının ABD işbirlikçisi yönetimleri zahiren bu karara karşı çıkıyorlar lakin gerçek öyle değil.
Bu projenin kimi ABD-İsrail işbirlikçisi Arap ülkeleriyle birlikte kotarıldığı sır değil.
“Ilımlı İslâm!” söylemi bu ihanetin kod adını oluşturuyor.
O ülkelerin FETÖ darbesinin arkasında nasıl durdukları da biliniyor.
Katar krizi tesadüf değildi.
Milyar dolarları bulan ABD silahları boşuna kendilerine verilmedi.
Bir kez daha Müslümanlar mezhepçilik üzerinden birbirlerine kırdırtılmak isteniyor.
Mezhepçilik iddiası bahane.
Siyasi ve şahsi iktidarları için dini bile kullanan bu kukla yönetimlerin mezhebi duyarlılıkla hareket ettiklerini varsaymak akla ziyan!
Din de umurlarında değil, mezhep de…
Filistinli Müslümanlar kuşatma ve ambargo altında bir lokma ekmeğe muhtaç iken o ülkelerin veliaht prenslerinden birinin Da Vinci’nin resmine 450 milyon dolar vererek sahip olması din adına nasıl bir duyarlılığa sahip olduklarını göstermeye yetiyor.
İsrail’in işgaline ve zulmüne “One Minute!” diyerek karşı çıkan Recep Tayyip Erdoğan’ı o yüzden sevmiyorlar.
Kendi halklarının ne kadar çok sevdiklerini gördüklerinde de Erdoğan’a duydukları nefretleri çoğalıyor.
Erdoğan onların ülkelerinde gücünü halklarının yüreklerinden alıyor.
Onlar ise halklarının gövdeleri üzerinde korkuyla hüküm sürüyorlar.
Onların efendileri Erdoğan’ın iktidarını devirmek için ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar.
Hilenin, entrikanın ve kumpasın bini bir para…
Çünkü biliyorlar ki Erdoğan liderliği önlerinde büyük bir engel.
Çünkü biliyorlar ki bir tek Erdoğan bir işaretiyle İslâm dünyasının mazlum halklarını harekete geçirebilir.
O yüzdendir ki dört bir koldan Erdoğan’ın şahsına ve temsil ettiği iktidara saldırıyorlar.
İçerideki ABD kuklaları çok sinsi davranıyorlar.
ABD’nin kararına tıpkı Suudiler gibi sözde karşı çıkarken alttan alta ABD-İsrail çıkarlarına hizmet eden siyasi bir hat inşa etmeye çalışıyorlar.
Çünkü biliyorlar ki bu ülkede ABD’nin Kudüs kararına arka çıkmak siyaseten imhayı beraberinde getirir.
15 Temmuz FETÖ darbesinde yaptıklarının aynısını yapıyorlar.
“Darbeye karşıyız ama...” diyerek FETÖ’cü siyasetin borazanlığına soyunanlar bu olay üzerinden Trump kararına karşı çıktıklarını söyleyip faturayı Erdoğan’a kesmeye başladılar bile…
Erdoğan’ın ABD-AB karşıtı politikalarının bu sonuca yol açtığını söyleyecek kadar pervasızlaşan bu işbirlikçi siyasetçilerin Trump kararına karşı çıkmalarının sadece taktiksel olduğunu unutmamalıyız.
Baksanıza, Kılıçdaroğlu Londra’da hayasız bir biçimde “Türkiye’deki tek adam rejimini yıkıp demokrasiyi getireceğim” naraları atıyor…
Gündemimizde ABD’nin Kudüs kararı varken Kılıçdaroğlu’nun gündeminde Erdoğan’ın olması her şeyi açıklıyor.
***
Kudüs onurumuzdur, namusumuzdur bizim…
Ne gerekiyorsa yapmazsak yazıklar olsun bize!
Gün topyekûn direniş günüdür!
TEŞEKKÜR
Çarşamba günü geçirdiğim başarılı burun ameliyatı dolayısıyla Prof. Dr. Metin Önerci hocama ve ekibine, bizzat hastaneye gelerek yanımda bulunan ve telefonla arayıp geçmiş olsun dileklerini ileten dostlarıma en kalbi teşekkürlerimi sunarım.