‘’1948 Filistin İslami Haraketi’’nin lideri Raid Salah, İsrail tarafından yeniden tutuklanarak cezaevine kondu.
Üstad Raid Salah beyefendiyi, annesiyle helalleşip ellerini öperken gördük en son karelerinde. Bembeyaz bir kar tanesine benzeyen kederli anne, kim bilir ömrü boyunca kaç kez tanık olduğu bu vedalaşmada, oğlunu Allah’a emanet ediyor. Oğlu da artık ak saçlı, ama onun nazarında ‘’Kudüs’ün Muhafızı’’ veya ‘’Mescid-i Aksa’nın Kanatları’’ da olsa namı, oğlu, onun can parçası. Can parçasını götürüyorlar...
Raid Salah’ın yüzünde ne kadar geniş ve aydınlık bir teslimiyet, rıza dolu bir tebessüm varsa, baktığınızda bir o kadar da irade ve kararlılık okunuyor. Onu Mavi Marmara Barış Mürettebatı olarak tanımıştık. Gazze veya Batı Şeria’dan değil. Kudüs’ten bir ses o... Çepeçevre İsrail rejimiyle kuşatılmış, her türlü fena muamelenin ortasında, kontrol noktalarının, duvarlarla kesilmiş sokakların, bubi tuzaklarının, namluların içinde yaşayan Filistinlilerden...
1958’de Ümmül Fehm’de dünyaya gelmiş, El Halil Üniversitesinde Hukuk okumuş. 1993-2001 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapmış. O tarihten sonra Filistin İslami Hareketi’nin lideri olmuş. Faaliyetlerinin merkezinde Mescid-i Aksa var. Mescid-i Aksa’nın İsrail provokatörleri tarafından hemen her fırsatta taciz edilmesine ve 1968’den bu yana adım adım işgali operasyonuna var güçleriyle karşı çıkıyorlar.
Mescid-i Aksa’nın batı kısmındaki Burak Duvarı’nın arka yüzeyini, Yahudilerin Ağlama Duvarı olarak kullanıyor oluşu gerilimi arttırıyor. Dua için yetersiz alan olduğu gerekçesini ileri süren Yahudiler, çevredeki Müslüman mahallelerini sürekli olarak boşaltıyorlar ve yeni Yahudi yerleşimcilere alan açıyorlar. Oysa 1517’de Yavuz Sultan Selim Kudüs-ü Şerif’i fethettikten sonra Burak Duvarını tamir ettirmiş, Yahudilerin rahat ibadet edebilemeleri için imkan sağlamıştı. Ne var ki Osmanlı Devletinin çöküşüyle birlikte Kudüs’teki barış düzeni bozulmuştur. 1929’da Burak Duvarı ile ilgili çıkan çatışmalarda, Milletler Cemiyeti, Burak Duvarı’nın Mescid-i Aksa’ya ait olduğuna karar vermiş, Yahudilerin de Ağlama Duvarı dedikleri kısımda dua edebilecekleri hükmüne varmıştı. Ne var ki 1967’deki ‘’6 Gün Savaşı’’nda İsrail ordusu burayı işgal etmişti. İşgal 1968’den beri kademeli olarak hiç durmadan devam ediyor...
Filistinli Müslümanlar, bir kısmı Gazze’de, bir kısmı Batı Şeria’da, bir kısmı ise Kudüs içinde birbirinden yalıtılmış olarak hayatları cehenneme çevrilmiş bir halde yaşamaya çalışıyorlar. Bu İslam alemi için onur kırıcı, vicdan sızlatıcı bir durum kuşkusuz. Bu üç ayrı bölgede mahpus hayatı yaşayan Filistinliler için özgürlük davasının yanı sıra, yoksulluk, işsizlik, vatandaşlık sorunları da var. Kudüs’te yaşayan Filistinliler İsrail vatandaşı olsalar bile tacizden, gözaltıdan, tutuklamalardan, işkencelerden, sosyal ve ekonomik hayattaki her türlü ayrımcılıktan bir türlü kurtulamıyorlar...
Raid Salah, tüm dünyaya yükselen soylu bir özgürlük avazı. Barış aktivisti. Mahalli idarelerde hizmet vermiş, sivil toplumculuk yapmış önemli bir siyasi lider... Saygıdeğer bir İslam Hukukçusu.
Raid Salah’ın dava edindiği Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü, bugün tüm İslam aleminin gündeminde olmalı. Ama bizim bambaşka gündemlerimiz var. Birlik, beraberlik ve uhuvvet içinde kararlılıkla Aksa davasına sahip çıkması gerekirken, Müslümanlar birbirini yemekle meşgul...
Raid Salah’a marşlar ve tekbirlerle hapishaneye kadar eşlik yol arkadaşlarına baktım. Onur sahibi, cesur, inanmış, hak arayıcılarıydı hepsi de... Allah hepsinden razı olsun. Onların arasında fakirlerden kaçan zenginler, kendi dışında herkese cahil yaftası basan ekabirler yoktu. Tozlu toprakta, göklere yükselen şehadet parmakları ile cennete koşan bir topluluk...
Meleklerin imreneceği bir mücadeledir bu. Güçle, parayla, silahla yapılan bir savunma değil çünkü imanla, Allah için sevmeyle ilgili bir mücadele. Allah’a, Resulüne ve ahirete ancak hakikaten inananların verebileceği bir mücadele... Allah’ın ve meleklerin yardımı sizinle olsun...