İnsanlığın ilk Kıblesi, Ümmetin mazlum ve mağrur emaneti, Kudüs-ü Şerif’e selam olsun.
SELAM OLSUN, Kudüs-ü Şerif’i esaretten kurtarmayı, kalbinde ilk ders olarak taşıyan Ümmet-i Muhammed’e...
SELAM OLSUN! “Bir dakika” diyerek tüm dünyaya Kudüs’ün ve Filistin’in çığlığını duyuran büyük lidere...
SELAM OLSUN! “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek kan emici emperyalistlere itiraz eden dünya liderine...
Selam Olsun! Zulümden gözü dönmüş dünya muktedirlerine “İsrail’in sınırları neresidir” diye soran Başkomutan’a...
Bugünkü yazımızı niçin ‘Kudüs’ başlığı ile belirledik anlatmak isterim. Zira ülkemizin yürütmekte olduğu Barış Pınarı Harekatı, Kudüs’ün de içinde bulunduğu Orta Doğu’daki terör hadiselerinin durdurulması gayesini gütmektedir... Kudüs’ün selameti, Orta Doğu’nun selametinden ayrı düşünülemeyeceğinden, bizler Kudüs’ün esaretten kurtulup özgürleşmesiyle, Orta Doğu’daki emperyalist güçlerin belirlediği şekilde devam eden vekalet savaşlarının sona ermesini, birbiriyle uyumlu iki ideal olarak görüyoruz...
Geçtiğimiz hafta Hakka yürüyen Kudüs Şairi Nuri Pakdil; “Yüreğimin yarısı Mekke'dir, geri kalanı da Medine'dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır” diyen bir mütefekkirdi.
Kudüs kadar, Kudüs Şairi de bizim öğretmenimizdi. Biz ümmeti sevmeyi ve ümmet için dertlenmeyi, Kudüs bilinci sayesinde öğrendik. Kudüs, bizim kalbimizdeydi, zihnimizdeydi ve bizim tüm gençliğimiz adeta Mescid-i Aksa’nın bahçesinde geçmişti... Ne diyor Üstad Pakdil?
Tûr Dağını yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs’e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin.