Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Ve çoğu zaman küçük bir gerçek büyük bir haberi berbat eder!
ABD’de patlayan ‘USAID skandalı’ da hem ‘demokrasi ve özgürlükleri geliştirme projeleri’nin perde arkasını ortaya çıkardı, hem de ‘sosyal medya bir özgürlük simgesidir’ algısını berbat etti!
USAID, ABD’nin yoksul ülkelerde yardım programları yürüten resmi kalkınma ajansı. Ancak perde arkasında neler yaptığını birkaç gün önce yine bir Amerikan haber ajansından, Associated Press’ten öğrendik.
Haberlerden okuyalım:
-5 Aralık 2009: ABD’li müteahhit Alan Gross, Küba’da ‘casusluk’ suçlamasıyla tutuklandı. Küba, Gross’un hükümet karşıtı gruplara uydu internet erişimi sağlamak için dizüstü bilgisayar, uydu telefonu ve bazı iletişim cihazları dağıtırken yakalandığını açıkladı.
-30 Mart 2011: ABD eski Başkanı Jimmy Carter, Küba lideri Raul Castro’yu ziyaret ederek, 15 yıl hapse mahkum edilen Gross’un bırakılmasını istedi. BBC, Gross’un, “ABD Dışişleri tarafından finanse edilen bir programı yürüten DAI için çalıştığını” duyurdu.
-3 Nisan 2014: AP ajansı, ABD’nin Küba’da siyasi kriz çıkarmak ve Komünist rejimi yıkmak için, aynı yıl (2009’da) gizlice Twitter benzeri ‘ZunZuneo’ (Sinek kuşunun ötüşü)adlı bir sosyal paylaşım ağı kurduğuna dair bin ayrı belgeyi ele geçirdiğini duyurdu.
AP’nin yayınladığı belgelere göre, Küba’ya ‘siber operasyon’ şöyle gerçekleşti:
-Önce cep numaraları alındı: Küba’nın internet erişimini kısıtlaması nedeniyle, Kübalılara erişim için proje ‘cep telefonları’ üzerine kuruldu. USAID, bunun için Pakistan için ayrılan 1,6 milyon doları bu projeye yönlendirdi. ABD bağlantısının kurulmaması için para trafiğiCayman Adaları’nda bir şirket üzerinden yürütüldü. Önce Küba’nın devlet şirketi Cubacel’in bir çalışanı üzerinden cep telefonu numaraları alındı. ZunZuneo sitesi, sahte reklamlarla kendine ‘ticari şirket’ süsü verdi ve elindeki Küba numaralarına mesajlar atarak ücretsiz ‘kısa mesaj servisi’ni duyurdu. Ardından da sahte hesaplar üzerinden gençlere yönelik müzik, spor ve hava durumu gibi SMS’ler paylaşıldı. Ve kısa sürede 40 binden fazla takipçiye ulaşıldı.
-Esprili mesajlar yazdırıldı: Sıra çok sert olmayan ‘ince esprili ama sivri dilli siyasi mesajlar’la ‘yoklama’ yapmaya geldi. Mesajlar ‘bir Kübalıdan geldiğinden şüphe duyulmayacak’ ve gençlerin zekasını kışkırtacak kadar esprili olmalıydı. Bunun için aranan ‘metin yazarı’ Şili’de bulundu. Aslen Kübalı olan mizah yazarı ve karikatürist Alen Lauzan Falcon, ‘orantısız zeka’ ürünü sivri dilli muhalif ilk mesajları yazdı. Falcon, “Bu işin arkasında ABD hükümetinin olduğunu söyleselerdi yine yazardım, çünkü Küba’da özgürlük yok” diyor. (‘Gezizekalı’ esprilerin tamamen ısmarlama olduğunu ima etmiyorum. İlk mesajlar yayıldığında devamını gençlerin getireceği öngörülebilir bir şeydir.)
-İstihbarat havuzu oluşturuldu: Eldeki telefon bilgileri ve paylaşılan mesajlar üzerinden yaş, cinsiyet, eğitim, sosyal durum ve ‘siyasi eğilimler’ gibi istihbari veriler havuzda toplandı. USAID, bu bilgilerle Küba toplumunu ‘hükümete sadakatlerine’ göre kategorilere ayırdı: ‘Demokratik hareketçiler’, ‘ilgisizler’ ve ‘sistem destekçileri’...
-Rock konserinde test edildi: 20 Eylül 2009’da Kolombiyalı rock yıldızı Juanes’in Havana Devrim Meydanı’ndaki konseri öncesi, ZunZuneo takipçilerine 500 bin kısa mesaj gönderilerek hem Küba hükümetinin, hem de ‘hedef kitle’nin tepkisi ölçüldü. Sonuç umut vericiydi; yüz bin geri dönüş alındı!
-Twitter’a ‘sen al’ teklifi: Küba’da takipçiler artıyordu ama teknik alt yapı ve bütçe yetersizdi. SMS’ler kesilmeye, sistem kilitlenmeye başlayınca kullanıcılar eksilmeye başladı. Dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, sosyal medya sorumlusu Suzanne Hall’u Twitter’ın kurucusu Jack Dorsay’a göndererek ‘ZunZuneo projesini al’ dedi.
-‘Bizans oyunu’ bozuldu: Belgelere göre, para sıkıntısı, Kübalı yetkililerin SMS’leri izleyerek sisteme girmeye çalışması ve Washington’un ilgisinin ‘Arap Baharı’na yoğunlaşması üzerine ‘Küba baharı’ programı Eylül 2012’de sona erdirildi. AP’nin, projenin başındaki Joe McSpedon’a atfettiği ‘Bizans sistemi’ de çöktü. (Anlaşılan Dorsay ya reddetti ya da ‘illegel işleri bırakın Twitter’ı kullanın’ dedi.)
-Filipinler ve İran örneği: Belgelere göre, projenin stratejik hedefi tanıdık: “Otoriter Küba’da demokratik değişim” ve “Castro kavramını kırmak”... Örnek olarak Moldova ve Filipinler’de sosyal medyada örgütlenen grupların (smart mob) eylemleri gösteriliyor; 2009’da İran’da Ahmedinejad’ın kazandığı olaylı seçimler sırasında da sosyal medyanın ‘önemli bir dış politika aracı’ olduğu vurgulanıyor. (Tunus, Mısır, Türkiye ve Ukrayna örnekleri henüz gerçekleşmemişti.)
-Clinton ve Kerry’nin sözleri: AP’nin haberinde, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Clinton’un 2011’de George Washington Üniversitesi’ndeki “Akıllı telefonlar siyasi araç haline geldi. ABD, internet kısıtlamasının olduğu ülkelerdeki halklara yardım ediyor ve ‘devrim niteliğindeki değişimlere yol açan eylemleri başlatmak’ için teknolojiyi kullanıyor” sözleri de hatırlatılıyor. (Halefi Kerry de, birkaç gün önce Fas’ta “Tunus’taki gibi, Mısır devriminin arkasında da sosyal medyada örgütlenen gençler vardı” dedi.)
Farkındasınız; yorum değil alıntı yaptım.
Yani bir komplo teorisyeni değilim!