-SOÇİ-
Rusya ve Türkiye arasında, Suriye’nin kuzeyindeki duruma ilişkin görüşmeleri izlemek üzere Soçi’ye geldiğimizde bizi iki haber karşıladı. İlki Esad’ın İdlib’den verdiği resim ve “Türkiye’nin karşısındaki grupları destekleriz” açıklaması. Diğeri ise ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun çekilen Amerikan askerleriyle ilgili sözlerinin “Gerekirse Türkiye’ye karşı askeri güç kullanmaya hazırız” şeklinde çarpıtılması. Elbette her iki haberin de bu haliyle servis edilmesinin tek bir nedeni vardı, Soçi’deki masayı devirmek. Bakın ABD heyetinin Ankara ziyaretine saatler kala o mektubu çöpten çıkarıp dolaşıma sokan hangi güçse son gün hem Esad’ı İdlib’e yollayıp hem de Pompeo’yu öyle konuşturan aynı güç. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Dert bu topraklarda olumlu tek bir adım atılmamasını sağlamak. Mektup meselesini hatırlayın. Önce sistematik olarak, devletin ‘Kürt katliamı’ yaptığı tezviratını yayanlar peşinden Türkiye’nin masadan kalkıp harekata devam etmesi gerektiğini salık verdiler. Kimse görmedi mi bu çelişkiyi?!.. Tıpkı Rasulayn ve Telabyad için Türkiye’nin müzakere gücünü zayıflatmak istedikleri gibi Münbiç, Ayn el Arab ve diğer noktalarla ilgili olarak da sabotaj yaptıkları açık ve ortada. Ancak bundan sonra başka bir takvim işleyecek. Ve Soçi bugünden sonraki dönemin en önemli yapı taşı olarak süreçte yer tutacak.
Mesele sadece Suriye değil
Biz kendi önceliklerimiz doğrultusunda elbette Suriye’nin kuzeyine odaklandık. Ancak dünya Suriye’nin etrafında dönmüyor. Özellikle Türkiye’nin de baskın aktör olması gereken Mısır gibi Irak gibi Libya gibi çok önemli konular var. Ve 2011 Arap baharı sürecinden başlamak üzere bir daha asla siyasal istikrarın sağlanamadığı bu ülkeler için de kritik günlerden geçiyoruz.. Anlaşılıyor ki Arap uyanışlarıyla başlayan ve kimi kıyımlarla kimi devrimlerle sonuçlanan Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki şekillenme süreci tamamlanmak üzere. Soçi gibi büyük buluşmalar neticesinde varılan mutabakatları bu gözle de okumakta yarar var. Burada bir küçük bölge için yapılan anlaşma, domino efektiyle bütün bölgenin normalleşmesine de imkan sağlayabilir. Nasıl ki Arap baharı birbirini tetikleyerek ilerledi normalleşme sürecinde de bir benzerini görebileceğiz.