Dünya üzerinde en etkin güçlerden birinin medya olduğuna zerre şüphe yok. İyi kullanıldığında medyanın nasıl işe yaradığının tarihte çok örneği var. Bir de kötü niyetle kullanıldığında ülkenin kimyasını nasıl bozduğunun da emsalleri var. Medya eleştirel olur ve istediğini -milli güvenlikle ilgili meseleler hariç -yazabilir.
ABD eski başkanlarından Ronald Reagan’ın danışmanı Roger Ailes, medyanın gücünü görmüş ve ABD’deki muhafazakarların güçlü bir kanala ihtiyacı olduğunu düşünmüştü. Bu yüzden de Fox News’i kurmuş ve liberallerle, demokratların medya tekelini kırmıştı. Bizdeki muhafazakarların en güçlü seslerinden biri de Akit’tir.
Medya en kritik zamanlarda çok işlevseldir. Türkiye’de 2010’lara kadar askeri vesayetin etkisi vardı. Hele hele 2002’ye kadar bu baskı çok daha yoğun hissediliyordu. Asker demek her şey demekti. Bir komutanın açıklamasıyla gündem değişirdi. Borsa düşer, faizler tırmanırdı. Bir apoletliyi gördüğünde herkes hizaya geçerdi. Atanmışın, seçilmişin üzerinde olduğu dönemlerdi.
Müslümanlar ve muhafazakarlar 28 Şubat’ta baskıyı en ağır şekilde hissettiler. Ağır bir darbe yaşandı. Hukuksuzluk gırlaydı. Müslümanların en ağır travmayı yaşadığı dönemde onların hakkını savunan medya bir avuçtu. Yeni Şafak, Kanal 7. Ve tabii Akit Gazetesi.
Akit Gazetesi o dönemde attığı manşetlerle muhafazakarları bir nebze olsun rahatlatıyordu. Korkusuzca askeri darbeye, cuntacı Doğan medyasına, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere karşı koyuyordu. Akit Gazetesi ve bir avuç çalışan büyük bir mücadele verdiler ve tarihe isimlerini altın harflerle yazdırdılar.
Akit Gazetesi’nin, 28 Şubat’ta bozduğu kimyalardan biri de İsrail’di. İsrail, Türk medyasında dokunulmazdı. Sedat Sertoğlu gibiler açık açık İsrail’i savunurlardı. Bu durum olağan hale gelmişti. Dönemin kudretli generallerinin, İsrail’le bağlarını büyük bir cesaretle yazıyordu Akit. “İsrail uşaklığı!”, “Emir İsrail’den mi?” gibi manşetlerle dokunulmaz kabul edilen İsrail tabusunu yıkıyordu.
Muhafazakar medyada pek olmayan cesaret ve yüreklilik Akit Gazetesi’nde fazlasıyla hep mevcut oldu. Hiç korkmadılar. Hep cesaretle Halid bin Velid gibi savaştılar. Büyük bedeller ödediler. Mustafa Karahasanoğlu ve ailesi kritik dönemlerde hep dik durdular. FETÖ’cüler 28 Şubat’ta, asker korkusundan saklanıp “bizleri yamulturlar, hemen uzlaşalım” derken Akit, doğru olanı yapmakta tereddüt bile etmedi.
27 Nisan e-muhtırasında, 2008’deki AK Parti kapatma davasında, askeri vesayetle mücadelede, FETÖ’nün 17-25 Aralık darbe girişimlerinde, PKK’yla mücadelede yapılması gerekeni yaptılar. Ne acıdır ki, aradan geçen bunca zamana rağmen muhafazakar medyanın gazeteleri daha cesur olsa da, yazarların çoğu pasif kaldı. En kritik anlarda ağızlarını açamayanları hep birlikte gördük. İçindeki korkuyu aşamayanların, düşmanlar dümdüz saldırırken kafalarını kuma gömdüğüne şahidiz. Tarih kuşkusuz herkesi yazıyor.
Rahmetli Hasan Karakaya Abi, Akit’in en görünen medyatik yüzüydü. Akit’in cesaretini ondan da anlayabiliyorduk. Akit bir gün dik durup, ertesi gün korkanlardan değildi. Davalarla beni yıldırırlar, bizi mahvedecekler diye tırsmadı. Aslında bu bahaneyi en iyi kullanabilecek olan Akit’ti. Kimse de onlara bir şey diyemezdi. Diyemez de zaten.
Hala Hürriyet Gazetesi’nin manşetlerinden etkilenen, karşı medyada olumsuz bir haber okuduğunda kimyası dağılanların Akit’ten öğrenecekleri çok şey var. İçindeki aşağılık kompleksini atamayan, ‘belki Hürriyet bana iş verir’ diye düşünen, sol bir yayınevi kitabını bastığında bir hafta mutlu gezenlerin rahmetli Hasan Karakaya Abi’den de öğrenecekleri çok şey var.
Kuşkusuz Akit’in, benim de pek tasvip etmediğim manşetleri ve haberleri oldu. Bizleri rahatsız eden yazılar da çıkmıştır. Ama nerede çıkmıyor ki böyle haberler? Her gazetenin tarihinde böyle manşetler vardır. Resmin bütününü görmek lazım. Son kertede Akit, halkının yanında yer almıştır. Eski Almanya şansölyesi Helmut Schmidt, “Bizi rahatsız edecek fikirlere ve medyaya ihtiyaç var” demişti. Akit bu anlamda bayağı rahatsız edici bir gazete ve iyi ki var.
Bu vesileyle Hasan Karakaya Abi’ye tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. Akit Gazetesi ve bütün okurlarının da başı sağ olsun. Kalemi sert ama kalbi yumuşak Hasan Abi basın tarihimizin en renkli isimlerinden biri olarak tarihteki yerini aldı.