Bir ara olan biteni iyi okuyabildiğini düşündüğüm birine “15 Temmuz'la ilgili trafik sizin zihninizde tam olarak netleşti mi?” diye sormuştum, “Hayır netleşmedi” cevabını almıştım.
Bir yazımda da “Darbe sürecinde kim kimdiri net olarak okuyan birisi var mı acaba?” diye sormuştum.
Ben biraz da iddianameleri ve yargılama sürecinde verilen ifadeleri bu alanda netleşmek için okuyorum.
Eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş kendisini "Yargılanan generaller içinde 15 Temmuz'la ilgili sorumluluk üstlenen tek general" olarak niteleyen bir isim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele, darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 37 darbeci askerin de aralarında bulunduğu 44’ü tutuklu 47 sanıktan birisi.
O, esasa ilişkin savunmasını yapıyor ve ilginç şeyler söylüyor. İfadelerinden bir kısmını okuyalım:
“Ben tuzağa düşürüldüm, ekibim de tuzağa düşürüldü. İzmir’e gitmişken neden Ankara’ya gittim. Birileriyle telefonla görüşüp hesap sormak istedim. O gece evimde uyuyup iş yerime gittim. Hava Kuvvetleri ve Genelkurmay’ı arayıp telefonla birileriyle görüştüm, hesap sormak için. ‘Teslim ol’ dediler. Ben inandığım için bu işin içindeydim. Kandırılmışım. Şu anda herkes inkâr ediyor, salağa yatıyor. Havacı generalin bu kadar insanı hareket ettirmesi mümkün değil. Bu kadar adamı kim organize etti?"
“Darbe girişimi iyi ki başarılı olmamış ve verdiği emirlerin arkasında duramayan insanlar başa geçmemiş."
“Operasyonun baştan beri planlayıcısı olsaydım, başarılı olunamayacağını söylerdim. Baştan beri planlayıcısı olmadığım için bu tuzağa düştüm. Emri veren adamın geçmişi ve referanslarına güvenerek bu işe girdim.”
“Pensilvanya’dakini niye koruyayım? Erkek gibi gelsin savunmasını versin!”
“Birileri ve ailem zarar görecek diye söylemek istediklerimin hepsini söyleyemiyorum."
“Görünmeyen kralın emriyle ben darbe yaptım. Bana emri veren adamın makamına güvendim."
“Emri verenler arkamızda durmadı. İyi ki darbe olmamış. Emri verenler gölgelerde saklanıyor.”
İfade metnindeki kritik cümleler dikkatinizi çekmiştir.
- Tuzağa düşürüldüm, kandırılmışım, diyor.
- Havacı general bu kadar insanı harekete geçiremez, kim organize etti bu insanları, diye soruyor.
- Birileri verdiği emirlerin arkasında durmadı, diyor.
- "Görünmeyen kral”dan bahsediyor, “Darbe emrini o verdi” diyor. Emri verenler saklanıyor, diyor.
- FETÖ'cü değilim. Pensilvanya'daki gelsin erkekçe, adam gibi kendini savunsun, diyor.
“Savunma”sadedinde verilen bu ifadeler, tabii ki gerçekliği sorgulanacak iddiaları ihtiva etmektedir.
Ancak yine de üzerinde durulması kaçınılmaz iddialardır bunlar. Sönmezateş, henüz ortaya çıkmayan ve “Darbe emrini veren” bir “Kral”dan söz etmektedir. Bundan, şu ana kadar dava konusu olan sanıklardan başka birisinin kastedildiği sonucu çıkmaktadır. Sönmezateş, kendisinin “darbeci” olduğunu gizlemiyor ama “gizlenen birileri var” diyor.
Burada sorulacak soru şu:
- Acaba devlet “Kral”ı biliyor mu? Şayet “Kral” biliniyorsa, tabii hemen ardından “Neden o kişi ve “gölgede olanlar” dava konusu olmadı?” diye başlayan başka sorular sökün edecektir. Eğer “Gölgede” kalan birileri varsa ve onlar bir şekilde “Darbe” sürecinde yol almışlarsa, “Darbe” damarı henüz kurutulmamış demektir.
Son olarak Sönmezateş'in“Pensilvanya'daki zat”a “Gelsin adam gibi, erkekçe savunmasını yapsın” çağrısı, aidiyetini gizlemek için bu ifadeleri göze almak gibi bir yaklaşım söz konusu değilse, darbe girişiminde “FETÖ'den başka unsurlar”ın da bulunduğunu düşündürmektedir. “15 Temmuz trafiğinin netleşmesi” denilen konunun bir boyutu da budur.
Son söz: Gün “Kralı arama” günü.