Seçimleri geride bıraktık, bakalım millet ne mesaj vermiş, nasıl bir yol haritası koymuş siyasetin önüne.
Bir: Öncelikle bir önceki seçimde yazdığımızı tekrar edelim. Bu topraklarda ‘din’i ve ‘dindarlar’ı önemsemeyen herhangi bir değişim projesinin hayat bulma şansı yoktur. Meseleyi; çıkar, kömür, makarna ve bilimum paketlerle ilişkilendirenlerin anlayamadığı gerçek budur. İnsanların ‘mide’lerinden öte ‘onur’ları vardır.
İki: Bir diğer tekrar; memleketimizin, okur-yazarlık arttıkça Müslümanlıktan uzaklaşacağını ve böylece ilerleyeceğini düşünenler bir kez daha yanılmıştır.
Üç: Beğenmedikleri, aşağılayıp binbir laf ettikleri bu millet, sandıkta herkese dersini vermiştir. Bu sağduyudur, vicdandır, tarihin derinliklerinden süzülüp gelen bir büyük tecrübedir ve de yeri geldiğinde tokatların en ağırıdır.
Dört: Bu seçimler, sadece Ankara’da, Diyarbakır’da ya da İzmir’de değil, aynı zamanda Gazze’de, Erbil’de, Kerkük’te, Şam’da, Halep’te ve Saraybosna’da takip edilmiş, yürekler Türkiye ile beraber atmıştır.
Beş: Seçimin kaybedeni mi? Bu da laf mı yani. Bir kazanan var, ama en az üç kaybeden. Anladınız siz onları!
Altı: Seçim süreci, Türkiye’de din-devlet ilişkileri başlığı altında bazı konuların yeniden konuşulmasını önümüze getirmemiş, kelimenin tam anlamıyla burnumuza dayamıştır. Siyasi merkezi desteklemek ve siyasi aklın oluşumuna katkı sağlamakla, siyasi merkezi ele geçirmek arasında nasıl bir fark olduğunu ‘cemaat’ tecrübesiyle en acı biçimde yaşamış olduk. Ancak bu bir başlangıçtır, bunu konuşmaya henüz başladık. Yüzleşmek ise daha fazlasını istiyor.
Yedi: Siyasete karşı başlayan büyük şantaj operasyonu, bir başka soruyla daha karşı karşıya bırakmıştır bizi. İnsanların özel hayatlarına, mahremiyetlerine hangi gerekçeyle olursa olsun müdahale etmek isteyenlerle, en geniş biçimde mücadele etmek, bunun için de demokrasi çıtasını sahici ve samimi olarak daha yukarıya koymak gerekiyor.
Sekiz: Kuşkusuz Başbakan Tayyip Erdoğan, arkasına bunca olumsuzluğa rağmen muazzam bir destek almıştır. Ancak önünde ciddi bir gündem vardır. Öncelikle bu zorlu mücadelede kendisinin yanındaymış gibi davranıp masanın altına saklanan herkesle bir şekilde yolunu ayırıp, yeni ittifak alanları bulması ciddi bir ihtiyaç olarak görünmektedir.
Dokuz: Erdoğan için ittifak kurmak sanıldığından çok daha kolaydır. Bir süredir belli nedenlerle arasına mesafe giren liberal kesim dahil olmak üzere, kendisini kıyıda köşede itilmiş hisseden herkese elini uzatabilecek ve sahici birliktelikler oluşturabilecek bir siyasi liderliğin yapı taşlarını hızla döşeyecektir Erdoğan.
On: Türkiye’nin önünde müzakere süreci başta olmak üzere pekçok zorlu viraj bulunmaktadır. Bunları yönetebilecek liderlik ve siyasi akıl için Erdoğan, kimsenin beklemediği radikal bazı adımlar atacaktır. Hep birlikte göreceğiz.
Seçim bu, kazanan da olacak. Kaybeden de. Lakin bir de hazım meselesi var malum. Düne kadar efe pozlarına bürünüp millete meydan okuyan medyamızın ‘parmak’la gösterilen adamı ‘Biz aslında çöplerimizi kimin toplayacağını seçtik’ demiş.
Yenilmesini bilmeyene söylenecek söz yok ama, Erkin Baba’nın affına sığınarak bitirelim.
Kör olası çöpçüler, Ertuğrul’u süpürmüşler!