Beşiktaş, liderle olan onca fark bu kadar kapanmışken; durumu yeniden krize sokacak sakat bir sonuçtan ürküyordu. Bursaspor da; 6-0’lık skoru hakedecek kadar kötü olmamasına rağmen, açık futbolunun bedelini ödediği G.Saray maçı darbesi yüzünden, kontrollu oynuyordu. İki takımın endişeleri, maçın temposunu ister istemez düşürmüştü. Ağırkanlı bir oyuna tanık olmaya başlamıştık.
Zaman ilerledikçe; gelişen kırmızı kartlık olaylar, mücadeleye gerginlik getirdi. Ersan’ın atılması doğru muydu?.. Beşiktaşlı futbolcu, Civelli’ye penaltıyı gerektirecek bir salto attırmasına rağmen; İlker Meral devam demişti. Bursasporlu futbolcu pozisyonu hakeme anlatmaya çalışırken; Ersan’ın yarı yumruk yarı itme karışımı gereksiz müdahalesi, kartı getirdi. Civelli’nin, sanki Mike Tyson’dan nakavtlık yumruk yemiş gibi: yüzünü tutarak kendini yere atması, hakemleri aldattı. Oysa yüzüne yönelik hiçbir temas yoktu ve Ersan’ın parmakları da sıkılı değildi. Tam olarak yumruk ya da darbe sayılamaz. Doğru karar, ikisine de sarı karttı. Maçın. sonlarında Serdar göstere göstere ve tam anlamıyla kafa attı, ama o sarı kart gördü. Saçmalık!
***
Maç, pek gol beklentisi oluşturmayan sakin bir tempoda sürerken; Beşiktaş belki sahaya daha hakimdi ama, daha etkin pozisyon bulan taraf Bursa’ydı... Bu durum, siyah-beyazlıların atak cesaretini kırdı. Olmadık bir pozisyonda geriye düşmek istemiyordu. Beşiktaş sahanın, rakibin ve maçın mutlak hakimi olmakta zorlanıyordu. Bir de eksik kalınca, risk yüklenmekten iyice kaçındı. Bu sünepe hal, Bursa’ya daha çok diklenme cesareti verdi ama; Beşiktaş baskı yediği bu anlarda şok bir golle öne geçmez mi? Hızır imdada yetişti diye buna derler. Maçın hızırı ve hınzırı Almeida, şapkadan tavşan çıkardı.
Beşiktaş, kendine güveni olmayan tutuk ve sıkıntılı bir günündeydi ama; eğrisi doğrusuna denk geldiği için son anda sıyırdı. Ortada 3 puanı açıkça hakeden bir evsahibi yoktu. Şansıyla kazandı.