Cumhurbaşkanı adayları artık netleşti. Resmiyette 4 aday yarışacak gözüküyor ancak herkes biliyor ki yarışacak olan 2 aday var.
Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu.
100 bin imza toplayarak yarışa katılan Muharrem İnce ile Sinan Oğan da bu yarışta yer alabileceklerini ispat etmiş iki siyasetçi.
Öncelikle her ikisini de tebrik etmek gerekir. 100 bin imza toplamak öyle kolay elde edilebilecek bir başarı değil.
İnsanlarda, ilçe seçim kurullarına gidip imza atacak heyecan uyandırmak herkesin başarabileceği bir uğraş değil.
100 bin imza modeli eskiden yoktu.
Yeni sistem bu imkânı getirmiş oldu. Vatandaşa istediği kişiyi aday gösterme imkânı sağlayan sistem yetkiyi halka da vererek demokratik bir yeni kanal açmış oldu.
İnce ve Oğan'ın arkasında diğer iki adayın arkasındaki parti desteği yok ama yeterli seçmen desteği bulurlarsa seçilmeleri ihtimal dâhilinde. Çünkü sistem partilerin değil adayların yarıştığı bir sistem.
Öte yandan adaylar içinde en çok tepki alan da İnce oldu. Tepki kendi mahallesinden geldi. Çok ağır laflar ettiler, baskı altına aldılar. İnce geri adım atar mı bilmem, ancak CHP'den hayli oy devşireceği anlaşılıyor. Tepki de ondan.
Oğan ise milliyetçi seçmenin gayr-i memnunlarından oy alabilir.
Neticede seçim birinci turda neticelenmezse -ki ben Başkan Erdoğan'ın birinci turda ipi göğüsleyeceğini düşünüyorum- ikinci turun yarışanı da yine iki büyük ittifakın adayları olacaktır.
Başkan Erdoğan'ın kazanacağından muhalefet de o kadar emin ki 'diploması yok' iddiasını tekrarlayarak bel altı vuracak kadar küçüldüler.
Ve olayın en düşündürücü tarafı ise 'diploması yok' iddiasının peşini bırakmayan şahsın, Başkan Erdoğan tarafından bir dönem YÖK başkanı atadığı kişi olması. YÖK Başkanı iken en çok Erdoğan'ın diplomasını merak etmişmiş, o yüzden sormuşmuş, kimse bir şey bulamamışmış!
Sonunda Marmara Üniversitesi kayıttan mezuniyete kadar tüm belgeleri ve diplomayı kamuoyuna açıklamak zorunda kaldı.
Ne oldu?
Profesör titri taşıyacaksın, YÖK başkanı olacaksın, sonra bir siyasi partiye kapağı atıp temsil ettiğin ilmi unvan ve görevle bağdaşmayacak derecede küçülüp, kasaba politikacısı gibi davranarak, seni başkan atayan 'Cumhurbaşkanın diploması yok' yalanının tekrarlayıp duracaksın sonra da böyle rezil olacaksın!
Değer miydi?
Başkan Erdoğan'ın kazanacağını gördükleri için bu tür belden aşağı vurmaya devam edecekler.
Göreceksiniz Cumhurbaşkanı adayları resmi gazetede yayınlandıktan sonra bu sefer, 'üçüncü kez aday oluyor hukuken olamaz' diye itiraz edecekler.
Bakmayın biz itiraz etmeyeceğiz sandıkta yenmek istiyoruz efelenmelerine.
26 Ocak'ta yaptıkları 11. Toplantı sonunda yaptıkları yazılı açıklamada kendi adaylarını belirlemek yerine kendilerini YSK yerine koyup 'TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe, Sayın Erdoğan'ın 14 Mayıs'ta yapılacak olan seçimlerde bir kez daha aday olması mümkün değildir.' demediler mi?
Evet, Başkan Erdoğan'ın kazanacağından öyle eminler ki onunla yarışmak yerine onu kâh diploma yalanıyla, kâh aday olamaz iddiasıyla karalamaya çalıştılar/çalışıyorlar.
HDP'nin aday çıkarmaması son hamleydi.
HÜDAPAR'ın devreye girmesiyle etekleri yine tutuştu. Çünkü bölgede HDP'nin korkulu rüyası olan HÜDAPAR muhafazakâr Kürt seçmenin HDP'ye yönelmesine mani olacak bir etkinliğe sahip.
Onun için de HDP'nin PKK bağlantısını görmezden gelip HÜDAPAR'ı bitmiş tükenmiş bir diğer terör örgütüyle irtibatlı gösterme gayretindeler!
Ne yapsalar boş.
14 Mayıs kimi liderlerin siyasi hayatının sonlanacağı bir seçim olacak!
Korkunun ecele faydası yok!