Bu çağrı Fuat Avni özelinde tüm haşhaşilere değil elbette.
Çünkü onlar bırakın korkmayı, titremeyi canlarını nasıl kurtaracaklar onu düşünsünler.
Altı ibadet ortası ticaret üstü ihanet içindeki FETÖ mensuplarından uyanık olanlar “Siz savaşmaya devam edin, biz bi yurtdışına çıkıp geleceğiz” korkaklığıyla tabanları yağladılar darbeden hemen sonra.
Kaçamayanlar da aynı Erdoğan’ı öldürmeye çalışan suikastçiler gibi inlerinde bir bir yakalanacaklar.
Korkmayın derken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın çağrısını yineliyorum.
Türkiye’yi bulunduğu coğrafyada ve küresel ölçekte potansiyel tehlike görenlerin korkmamasını istiyor Bakan Albayrak. Çünkü diyor “biz bu ülkenin hak ettiğinden daha azına razı değiliz. Bunun için çatışmayı da istemiyoruz. Ama Bu ülkenin geleceğini de kimseye peşkeş çekmeyeceğiz”
Aynen öyle.
Hem Berat Albayrak’ın hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın suikast timinden kıl payı kurutulmasına rağmen gerek tavırlarındaki, gerek açıklamalarındaki özgüven bunun kanıtı.
Dün 24 ekranlarında yayınlanan röportajında yukarıdaki sözlerle moral veren Berat Albayrak, devletin Türkiye’yi işgal planında kimin ne yaptığından haberdar olduğu izlenimi verdi bana.
“Bundan sonra olağan olmayan şekilde, yani demokratik teamüllere aykırı bir şekilde gerçekleşen her durum ve bu durumun ortaya çıkardığı her şahsiyet kesinlikle milli değildir” derken de bunu kastediyor Bakan Albayrak. Meselenin kuklalar değil kuklacılar olduğunu bunun da farkında olduklarını söylemese de cümlelerinin arasında fark ediliyor.
Darbenin siyasi ayakları
Menderes’e yönelik darbe, 12 Eylül ve 28 Şubat darbesi aralardaki girişim ve muhtıralardan biliyoruz ki bu ülkede bir kalkışma darbe veya girişim olduğunda bunun mutlaka ekonomik, akademik, yargı, asker, polis, bürokrat ve siyaset ayağı önceden oluşturuluyor. 15 Temmuz işgal hareketinin de diğerlerinden bir farkı yok. Tek fark iki konumun kamuoyunca netliğe kavuşmaması. Bu iki konumdan biri Başbakanlık diğeri de Cumhurbaşkanlığı makamı.
Öyle ya.
Bugün sıkıyönetim listesi, kamu kurumlarına atanacaklar listesi gibi onlarca sayfa hazırlık elden ele dolaşıyor ama bu darbe başarılı olsa, Erdoğan suikasta kurban gitse, Başbakan derdest edilse elbette onların yerlerine gelecek isimler de düşünülmüş olmalı. Ancak nedense bu iki makama getirilmesi planlanan isimler sanki özellikle perdeleniyor gibi.
Kimse Akın Öztürk’ün Cumhurbaşkanı, Mehmet Dişli’nin de Başbakan olacağını düşünmüyor herhalde.
Edindiğim izlenim bu iki ismin kim olduğunun bilindiği yönünde.
İtiraf yağıyor
Hükümetin en çok önem atfettiği konulardan biri de itirafçılar. Şu an devletin elinde darbede etkin rol almış çok önemli 20 isme ait itirafname mevcut.
Bunlar en önemlilerinden bazıları. Bunların yanında neredeyse darbeciler itirafta bulunmak için kuyruğa girmiş durumda.
Bu itiraflarda kimin hangi plan içinde olduğu ayan beyan ortadaymış.
Onun için darbe gecesi ortalarda görünmeyen ama bugün meydanlarda “en demokrat benim, darbeyi ben önledim” havası içinde gezenlere dikkatle bakın. Elde edilen itiraflar neticesinde açılacak soruşturmalarda kimin ne olduğunu daha iyi anlayacağız. Çünkü bu itirafnameler sayesinde FETÖ’nün kripto haşhaşilerinin kimler olduğunu çok kısa süre sonra öğreneceğiz.