Rüzgarın Hatıraları’nın başrol oyuncusu Sofya Khandemirova, son dönemde Türkiye - Rusya arasında yaşanan siyasi sıkıntıların birbirini seven iki halkı bağlamaması gerektiğini söyledi ve ekledi: “Gelirken ailem ve arkadaşlarım beni uyarmışlardı. Ama gördüm ki İstanbul’da hayat çok huzurlu!
Özcan Alper’in Rüzgarın Hatıraları filminde oynayan Rus aktrist Sofya Khandemirova’nın ilginç bir hayat hikayesi var. 1915’te Bakü’den kaçan bir Ermeni’nin torununun çocuğu olan Sofya’nın peşini şanssızlık sonrasında da bırakmamış. İki yaşında babasından ayrılan Sofya, 15 yaşında ise annesini kaybetmiş. Ama o, bütün bu dramatik öyküye rağmen kariyerinde ilerlemek için elinden geleni yapıyor.
- Senaryoyu ilk okuduğunuzda tepkiniz ne oldu?
Senaryo aslında çok edebi bir şekilde, hikaye olarak yazılmış. Özcan Alper üzerinde çok uzun bir süre çalışmış. Birçok kez okudum ve her defasında ağladım.
- Rüzgarın Hatıraları filmi, Türkiye’nin siyasi kırılmalarını da anlatan bir film. Bu meselelerle ilgili daha önceden bilginiz var mıydı?
Olayla kişisel bir bağ kurabildim çünkü büyük büyükbabam Ermeni’ydi ve 1915’te ailece Bakü’den kaçmak zorunda kalmışlar. Evlerini, her şeylerini bırakıp sadece küçük ama maddi değeri büyük eşyalarını yanlarına almışlar.
- Daha önce hangi filmlerde rol aldınız?
İlki 22 Dakika isimli bir Rus filmiydi. Milliyetçi bir aksiyon filmi. Yapım şirketiyle stüdyo arasında finansal anlaşmazlıklar çıkınca, yönetmen kendi ismini filmden sildirdi. Orada başkahramanın aşık olduğu kızı oynuyordum. Ama film öyle kurgulanmış ki benim rolüm normalde ikinci başrol olması gerekirken sadece birkaç dakikalığına görünen bir karaktere dönüşmüş.
- Türk izleyicisi sizi tanımıyor. Kendinizden biraz bahseder misiniz?
Moskova’da büyüdüm. Tam anlamıyla bir aileye sahip olamadım. İki yaşındayken babam evi terk etti. Annemle bu süre içinde zor bir ilişkimiz oldu. 15 yaşındayken annemi kaybettim. Annemle ilişkimizi düzeltebilmek için onun hayali olan müzikle uğraşmaya başlamıştım. Üniversitede de senfoni orkestrası şefliği bölümüne girdim. Ama okula başladığımda aslında istediğim şeyin bu olmadığını anladım. Daha önce hiç tiyatro bölümüne girmeyi planlamamıştım; zor olduğunu düşünüyordum, ailem de desteklemiyordu. Müzikle uğraşırken bir anda kendimi bir tiyatro kursunda sonra da üniversitenin tiyatro bölümünde buldum. Rusya’nın tiyatro alanında en iyi üniversitelerinden olan Boris Shchukin Tiyatro Enstitüsü’ne gittim. Üniversiteyi bitirdikten sonra tiyatroda çalışmaya başladım.
Bağımlılık yapar
- Bu filme nasıl dahil oldunuz?
Üniversiteden sonra altı ay boyunca boşta kaldım. Bir tiyatrodaydım ama para almıyordum, zor bir dönemdi. Bir süre sonra menajerim aradı, Türk bir yönetmenin film çekeceğini ve bir Rus başrol oyuncusu aradığını söyledi. Birkaç sahnenin Rusça çevirisini gönderdiler. Ancak çevirisi çok kötüydü, okuduğumu anlayamadım. Sonra seçme için videolar Özcan Bey’e gönderildi ve oldu.
- Tiyatro eğitimi aldıktan sonra sinema oyunculuğu sizi tatmin etti mi?
Aslında tam olarak tatmin olmadım. Çünkü sinemanın da kendine göre zorlukları var. Her aktörün kendi yöntemini bulması gerekiyor. Onu bulmak da çok zor, bulana kadar da oyuncu olunmuyor.
- Annelik ve oyunculuğu bir arada yürütmek konusunda güçlük yaşıyor musunuz?
Aktörlük mesleği bir nevi uyuşturucu gibi. Bir kere başladı mı kurtulamıyorsunuz, kurtulmak da istemiyorsunuz. Gelecekle ilgili; annelik ve oyunculuğu nasıl birleştireceğim konusunda korkularım var. Ama aktörlük beni mutlu ediyor ve bu çocuğumu da mutlu edecektir.
Her şey yukarıda oluyor
- Türk filmlerinde rol alan yabancı kadın oyuncular genelde daha sonra buraya yerleşir. Siz buna sıcak bakar mısınız?
Türkiye’de kabul edilmeyi çok isterim. Ama bu bir iş, nerede kendimi en iyi ifade edebilirsem orada çalışmak arzum.
- Türkiye ile Rusya arasında gerilimli günler yaşanıyor. Siz de bu dönemde bir Türk filminde rol aldınız. Tepki çekebileceğinizi düşündünüz mü?
Buraya gelirken arkadaşlarım ve ailem beni ‘Dikkat et, orada otelden çıkma’ diye uyardı. Ancak geldiğimde her şeyin ne kadar büyütüldüğünü gördüm. Aynı şekilde siz de Rusya’ya gelseniz bir sorun yaşamazsınız çünkü her şey yukarılarda olup bitiyor ve aslında halkı o kadar da ilgilendirmiyor. Bence halk olarak bizim yapmamız gereken hayatımızı yaşamak ve birbirimizi sevmek.
Para için her rolü kabul etmem
- Rüzgarın Hatıraları bir gişe filmi değil, bağımsız sinemaya yakın bir yönetmenin filmi. Gelecekte ne tür yapımlarda rol almayı tercih edersiniz?
Bir filmdeki önceliğim popüler olması, geniş kitlelere ulaşması değil. Derinliğinin olmasını tercih ederim. Bu filmin çok büyük kitlelere ulaşacağını düşünmüyorum. Ama yine de ortada kaliteli bir iş var. Moskova’da da gelen teklifler konusunda seçici davranıyorum. Sırf daha fazla görünmek için aktörlerin her yapımda yer almasını doğru bulmuyorum.