Selamun aleyküm,
Devlet televizyonunda katıldığınız bir programda İsrail’in hava saldırısına niçin karşılık verilmediği sorusu üzerine muazzam bir komedi destanı yazdınız.
Bizi güldürdünüz ama “Allah da sizi güldürsün” diyecek değiliz.
Esed rejiminin tetikçiliğini yapmaktan vazgeçip tevbe etmediğiniz takdirde Allah sizi ağlatsın.
O programda dediniz ki:
“Silahlı terör grupları, askeri araştırma merkezini ele geçirmek ve imha etmek üzere onlarca kez saldırı düzenlediler. Onlar bunu başaramayınca İsrail’in hava saldırısı gerçekleşti. Yani aslında düşman İsrail bize karşılık verdi. Enstrümanlarının sonuç alamadığını görünce, kendilerine yardımcı olmak amacıyla böyle bir adım attı. İsrail’in hava saldırısı, bizim silahlı çetelere karşı operasyonlarımıza karşılık olarak yapıldı. İsrail, kahraman Suriye ordusuna karşılık verdi. Bu ordu tüm dünyaya güçlü, eğitimli ve yenilmeyecek bir ordu olduğunu ispatladı.”
Buna inanmamızı bekliyor olamazsınız.
Dalga geçiyorsunuz, savaş stresinden biraz sıyrılmak için komiklik yapıyorsunuz, değil mi?
Suriye hava sahasını birazcık ihlal etti diye Türk jetini şak diye düşürüp, bilmem kaçıncı kez Suriye’ye bomba yağdıran İsrail jetlerine kayıtsız kalmayı tevil etmenin ciddi bir şeklini bulmak mümkün değildir zaten.
***
“Yahu, İsrail’in maksadı Suriyeli devrimcilere yardım etmek olsaydı, araştırma merkezini değil de devrimcileri bombalayan savaş uçaklarını hedef alması gerekmez miydi?” sorusunu da ancak maskaralıkla geçiştirebilirsiniz.
Mücahitlerden darbe üstüne darbe yiyen, ülkenin önemli bir kısmını mücahitlerin kontrolüne terk etmek zorunda kalan, Şam’ın etrafının kuşatılmasını bile engelleyemeyen, ancak İran ve Rusya’nın topyekûn desteğiyle ayakta durabilen, bütün marifeti (!) şehirlere uzaktan bomba atmak ve savunmasız insanları katletmekten ibaret kalan Esed ordusuna “yenilmez” ve “kahraman” demek de maskaralıktan başka bir şey değildir ve hem genelkurmay başkanı yardımcısı hem de savunma bakanı (aslında saldırı bakanı) olduğunuza göre bunu en iyi bilenlerden biri de sizsiniz.
İsrail’in “Suriye’de devrim olursa Golan’a dayanacaklar” diye korktuğu Ahraruşşam, Tevhid Sancağı, Nusret Cephesi gibi İslamcı gruplara Siyonistlerin enstrümanı demeniz de çok komik oldu.
Bu konuyu Beşşar Esed’in teyzesinin oğlu ve iş ortağı Rami Mahluf’la bir konuşun da aranızda bir söylem birliği oluşturun.
Rami Mahluf, Batı basınına verdiği bir beyanatta devrimcilerin başarılı olmaları halinde bölgede istikrarın bozulacağı ve bundan İsrail’in de zarar göreceği uyarısında bulunmuştu, hatırlarsınız.
Acayip adamlarsınız vesselam.