Artan vaka sayılarına bakılırsa, Sağlık Bakanlığı her gün yayınladığı Koronavirüs tablosu gibi her gün köpek saldırısı tablosu da yayınlamak zorunda kalacak. Eskiden insanlar bir yerlerde bomba patlar korkusuyla sokağa çıkamazdı bugünlerde de köpek saldıracak korkusuyla sokağa çıkmaya tereddüt ediyor. Şehirlerde köpek terörü yaşıyoruz.
Yazı için bilgisayar başına oturduğumda yazıyı yazmadan önce son gelişmelere bakarım. Dün de haber sitelerinin manşetinde yine köpek saldırısı haberi görünce aklımdaki yazı mevzusunu değiştirmek farz oldu. Nasıl olmasın, 17 yaşındaki gencecik bir kızımız köpek saldırısı neticesi vefat etmiş.
Konya Altınekin ilçesinde yaşayan 17 yaşındaki Gönül Karaoğlu üstüne gelen sokak köpeklerini görünce korkudan kalp krizi geçiriyor ve oracıkta vefat ediyor. İnternette yapılacak basit bir aramayla benzeri vakaların son dönemde ne kadar arttığını göreceksiniz. Şunu da unutmamak gerek, haberdar olduğumuz vakaların belki birkaç katından da haberimiz yok.
Aralık ayında Gaziantep'teki köpek saldırısında 4 yaşındaki Asiye ağır yaralanmıştı. Toplumda infial uyandıran hâdiseyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yakından ilgilenmiş, 4 yaşındaki yavrumuzun tedavisi için devletin imkânlarını seferber etmişti. Başkan Erdoğan belediyelere de, sahipsiz hayvanları sokaktan alacak adımları atma çağrısı yapmıştı.
Yazımın başında "Şehirlerde köpek terörü yaşıyoruz." diye yazdım ama tabii ki terörün sorumlusu sokağa atılan hayvancıklar değil. Bu hayvancıklar, saldırdıkları insanlar kadar bu mevzuda mağdurlar. Köpek terörünün sorumlusu dört kesim var: Birinci kesim, zevk için, özellikle de sadistçe duygularını tatmin etmek adına saldırgan köpek besleyenler. Bu güruh, köpeklerini saldırgan yapmak için vahşi yöntemler kullanıyor. Meselâ uzun süre hayvanları karanlık bir yerde aç bırakıyorlar.
İkinci kesim ise, bir heves köpek alıp daha sonra bakması zor gelince köpeği sokağa bırakanlar.
Üçüncü kesim, dünya ehramını tepetaklak edip hayvanları insanlardan üstün tutanlar. Bu sapkın anlayışın müntesibleri az ama çıkardıkları yaygaranın desibeli yüksek. Belediyeler bunlardan çekindikleri için sokak köpekleri mevzusunda yeterli adımları atamıyorlar.
Dördüncü kesime gelince, insanların merhamet duygusunu istismar edip hayvan sevgisini paraya tahvil edenler. Birileri için sokak köpekleri rant kapısı olmuş. Şu rezilliğe bakar mısınız, birileri sırf mama satıp para kazanacak diye, birileri de, sokak köpeklerini güya beslerken video çekip sosyal medyada yayınlayarak "Sokak köpeklerini beslemeye artık maddi gücüm yetmiyor, desteğe ihtiyacım var" diye insanlardan para tokatlayacaklar diye insanlarımız 2022 yılında sokaklarda köpek saldırılarında ölüyor!
Bu nasıl bir rezilliktir, kepazeliktir...
Yazıyı gazeteye gönderecekken bir köpek terörü saldırısı haberi daha geldi. Muğla Milas'ta torun sahibi bir hanıma yedi köpek saldırmış. Saldırıya uğrayan Ayşe İnce'nin sözleri köpek terörüne karşı nasıl çaresiz bırakıldığımızı da apaçık gösteriyor: "Her gün aynı parktan korkarak alışverişe gidiyorum. Çoğu zaman torunum yanımda oluyordu. Ya torunum yanımda olsaydı? Bu başıboş köpeklere bir an önce acil çözüm bulunması gerek. Havalar ısınınca onlarca köpek bu parkta çocuklara saldırırsa ne olacak? Belediyeye birçok kez dilekçeler verildi ama bir çözüm olmadı. Sadece toplayıp, 'kısırlaştırdık' deyip geri salıyorlar. Belediyenin barınağı mı yetersiz yoksa? Ben de bir hayvanseverim ancak bu yaşadığım olayı ömrümce unutamayacağım. Karakolda gereken şikayetlerimi de yaptım. Çünkü bu bölgede başıboş köpeklerin ilk ısırdığı ben değilim. Çok köpek saldırısı yaşandı bu bölgede, son da olmayacak. Yetkililerden bu duruma gereken çözümü bekliyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan köpek terörüne karşı ilgililere gereken tedbirleri alın diyor, cumhur şikâyet üzerine şikâyet ediyor ama netice değişmiyor. Ülke neredeyse köpek terörüne teslim olma noktasında. Yakışıyor mu!..