Her şeyden önce sahipsiz ve saldırgan köpeklerin sokaklarda yol açtığı terörü görmek gerek.
Benim çocuğuma saldırmadılar, bizim mahallemizde böyle bir sorun yok, ben hayvanseverim gibi bahanelerle kimse başını öteki tarafa çevirmesin.
Böyle bir sorun var ve köpek sürüleri çocuklara, gençlere, her yaştan insana saldırarak ölümüne ya da ağır yaralanmasına sebep oluyor.
Bu sorunu çözmeliyiz.
Ama sağlıklı, sonuç alıcı bir tartışma ortamı oluşmadı bir türlü.
Keskin bir ikilik, empatiden yoksun bir zıtlaşma meseleyi konuşamadan kilitliyor.
Bir taraf "köpeklerle asla" diyor, diğer taraf "köpeksiz asla".
İkisinin ortasında bir formül bulunabilir oysa.
Ortak aklı işletebilmemiz için öncelikle köpek sevgisini insan sevgisinin önüne koyanların sorunu kabul etmesi, sokaklardaki sahipsiz köpeklerin çoluk çocuğumuz başta olmak üzere herkes için bir tehdit, tehlike oluşturduğunu görmesi gerekiyor.
Köpek saldırısına uğrayan ya da köpeklerden kaçarken bir aracın altında kalarak can veren çocukların gençlerin sayısı her geçen gün artıyor ve yaşananları izlemeye can dayanmıyor.
Bu görmezden gelinebilecek, ötelenebilecek bir durum değildir.
Ortada sürüler halinde dolaşan saldırganlaşmış köpekler var ve tehlikeliler.
Köpek saldırısından dolayı ölen, yaralanan ve yıllarca acı çeken, yaşadığı travmayı atlatamadığı için hayatı olumsuz etkilenen çocuklar, insanlar var.
Yazarken bile tuhaf oluyor ama görüyorum ki sıralamayı şaşıranlar var.
Elbette önce insan hakları!
Hayvanların haklarını korumak, köpeklerin hayatlarını kurtarmak insanın boynunadır zaten.
Öte yandan sokak hayvanlarının saldırganlaşmadan ve belki barınaklara ihtiyaç kalmadan aramızda nasıl yaşayabileceklerinin de yolları aranmalı.
Kısırlaştırılmaları başta olmak üzere diğer veterinerlik hizmetleri bir standarda bağlanması ve yaygınlaştırılması şart.
Sahipsiz köpekleri barınaklarda toplamak kalıcı değil geçici bir çözüm olarak düşünülmeli.
Barınaklar toplanan köpeklerin kısırlaştırılmasında, saldırganlığa sebep olan ve doğalarını zorlayan beslenme tarzından kurtarılması ve insanlarla uyumlu, sakin tabiatlarının geri kazandırılmasında çözüm adresi olabilir.
Videolarda görüyoruz ki köpekleri çiğ etle ve karbonhidratla beslemek saldırganlaştırıyor.
Bu, belli ki önlenebilir bir şeydir.
Ama yine de sorunu teşhis etmede ve çözüm üretmede bilim insanlarının sesi daha fazla çıkmalı. Çözüm üretmeliler toplum için.
Öte yandan köpeklerin hayatımızdan tamamen çekilmesini de istemem ben. Kedilerin ve kuşların olmadığı bir hayat nasıl çekilmez olursa bizim için köpekler de meydanlarımızdan, sokaklarımızdan, ağaç altı gölgelerinden çekilirlerse inanın çok eksiliriz.
Yeter ki iyi olsunlar, insanlarla bir arada yaşamaya uyumlu olsunlar.
Popülasyonun önlenmesi ve doğru yiyeceklerle beslenmeleri halinde aşabileceğimiz bir sorun gibi görünüyor bana.
Kamu kuruluşlarında çıkan hazır yemeklerin artan kısımlarının dökülmesi şartı hala var sanırım ihalelerde. Küçük bir araştırma yaptım ama aksi yönde bir değişiklik göremedim. Mevzuat hala böyleyse mesela, artan yemekleri amaca matuf olarak kullanabiliriz.
Artan yemekler çöpe atılmak yerine yerel yönetimler tarafından toplanır ve köpek maması haline getirilebilir. Böylece şehirlerin meydanlarına, mahallelerin belli noktalarına konulacak mama stantları sayesinde köpekler, onları saldırganlaştırmayacak yiyeceklerle beslenebilir.
Böyle bir diyetle insanların güvende, köpeklerin aramızda olacağı bir vasatı oluşturabiliriz belki. Ne dersiniz?