Avrupa’nın en büyük ve sektör açısından en vazgeçilmez inşaat fuarı olan MIPIM düzenli olarak Fransa’nın ünlü tatil beldesi Cannes’da yapılıyor. Bu yılın onur konuğu da Türkiye’ydi. Büyük inşaat firmalarından, sektörün önde gelen derneklerine kadar bir dizi kuruluş Türkiye için özel ayrılan bölgede yer alıyorlar.
Cannes, malum film festivaliyle meşhur ama şehrin sürekli gelir üretme üzerine kurulu harika bir sistemi var. Festival bu sistemin önde gelen bir markasından ibaret aslında. Ortalama 15 günde bir fuarlar ve uluslararası toplantılarla yılın tamamını değerlendiriyorlar. Oteller, restoranlar, cafeler çok uluslu ticaret merkezleri gibi çalışıyor. Özetle bu şehir, marka yönetimi ve işletmeciliğin en verimli örneklerinden birisi.
İnşaat fuarı da o organizasyon sisteminin en değerli parçası...
Fuarın değerli parçası da Türkiye... Türk firmaları artık burada haklı bir gururu taşıyarak dolaşıyor. Avrupa’nın en başarılı yükseliş ve gelişme öyküsünü yazmak inşaatçıların itibarını artırdığı gibi uluslararası işbirliği seçenekleri arasına da sokmuş. Hem Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hem TOKİ Başkanı Ahmet Haluk Karabel ve hem de GYODER Başkanı işadamı Aziz Torun konuşmalarda yabancı yatırımcıları Türkiye’ye çağırırken sadece “Gel” demiyor, “Gelince size sunacağımız karlı fırsatlar var” da diyebiliyorlar. 10 yıl öncesiyle bugün arasındaki fark burada....
Her yeni toplantıda Türkiye’den gelen konuşmacılara yabancı ilgisi artıyor, bunu da ekleyelim.
Merdiven altı inşaatçılığın önlenemez yükselişi
Ama büyüyen bir sektörün doğal olarak bazı büyüme sorunları var. Daha önce ön plana çıkmayan bazı konular büyümeyle ve bazen konjonktüel olarak kendisini hissettiriyor. Konut-Der Başkanı Ömer Faruk Çelik bunları Babacan’a bir kez de Cannes’da iletme imkanı buldu. Babacan da Çelik’e “Toparlayın gelin, hepsini konuşalım” dedi.
Temel sorun kayıt dışılık... Büyük firmalara karşı vergi, işgücü ve fiyat açısından haksız rekabet halinde olan ve inşaatçıların
“merdiven altı” üretim dedikleri devasa bir kesim var.Biz tüketiciler olarak ünlü inşaat şirketlerinin göz alıcı projelerini biliyoruz ve sektörü de bundan ibaret zannediyoruz ama bu konuda hepinizin şaşıracağını tahmin ettiğim bir bilgi var. TOKİ, Emlak GYO da dahil kamuoyunu tanıdığı büyük firmalar yıllık konut üretimin en fazla yüzde 15’ini karşılıyor. Evet sadece yüzde 15’ini... Geri kalan yüzde 85 ise kendi halinde daha az denetimli ve kalite standardı daha düşük bir sistemde devam ediyor. Hatta bir tahmine göre yüzde 90’ı böyle... Tablonun bu kadar dramatik oluğunu bilmiyordum, geçekten şaşırtıcı. Bu pazarın acilen düzenlenmesi ve standardizasyona kavuşması şart.
Oturma izni hallolmadı, yatırımcı Dubai’ye gitti
Bir önemli sorun da Mütekabiliyet Yasası çıkmasına rağmen bir türlü hallolmayan yabancıların otuma izni konusu. Evet, mütekabiliyet çözüldü ama Türkiye’den konut almak isteyen yabancılar hala güvenlik açısından bürokrasisi ağır bir soruşturmaya tabi ve oturma izinleri sadece 6 ayla sınırlı. İzin almaya kalkıldığında da zaten 3 ay formalitelerle geçiyor. Böyle olduğu için, mesela Suriyeli göçmenlerin ağırlayan ve onlara kapılarını açan Türkiye bu ülkeden gelene zenginlere gayrımenkul satmayı başaramıyor. Çünkü bürokrasi var, oturma izni sorunu var. Sadece Suriye değil, Arap Baharı’ndan sonra uluslararası pazara bir şekilde açılan bütün varlıklı Araplar Dubai’ye hücum ediyor. Ve sadece Arapları değil bütün dünyadan yatırımcıları kaybediyoruz. Nasıl bir kayıp olduğunu şuradan anlayın... Yakın zamana kadar krizle boğuşan Dubai’de fiyatlar son 4-5 ayda yüzde 30 arttı ve yeni projeler başladı.
Dereyi geçip çayda boğulmak gibi birşey bu. Neyse ki Babacan, bu soruna el attıklarını ve bir-iki hafta içinde oturma sorununu kolaylaştıracaklarını söyledi. Gecikmeden çözülmesinde fayda var çünkü kaynak gözümüzün önünden akıp gidiyor.
“BANKAMIZ HANGİ BAKANA BENZESİN?”
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Cannes’da durmak bilmedi. İlgilenmedik konu, gezmedik stand ve katılmadık toplantı bırakmadı
Babacan’ın yerli ve yabancı yatırımcılar arasında büyük ve saygıdeğer bir şöhreti var. O’nun ne söylediğini ve ne söylemediğini çok önemsedikleri gibi sadece Türkiye değil dünya ekonomisi için öngörülerini de merak ediyorlar.
Bir anektod aktarayım... Türkiye’de yeni kurulan bir bankanın yöneticisi anlattı. Bankanın imaj kampanyası için kendi çalışanları üzerinde bir anket yapmışlar ve onlara “Bankamız bir bakana benzeyecek olursa bu kim olmalı?” diye de sormuşlar. Cevap: Yüzde 95, Ali Babacan..