Çünkü 15 Temmuz 2016 günü kadim ve kutsal topraklarımız, Amerikan emperyalizminin açık saldırısı ile karşılaştı. Saldırı, NATO müttefikimiz (!) Avrupa devletleri tarafından desteklendi.
Bu toprakları canları pahasına Çanakkale’den Kocatepe’ye korumuş kahraman dedelerimizin, Gazi Mustafa Kemal’in emaneti üniformalarını “1 Amerikan dolarına” satmış hainler kullanıldı!.. O “ateşten günlerde” işgalci Yunan’ın bile aklına getiremediğini yaptılar, emperyalistin kanlı işgal harekatını uygularken Gazi Meclis’imizi bile bombaladılar!..
O Meclis, 1 Mart 2003’te yaptığı oylama ile bugün Irak-Suriye coğrafyasında oynanan kanlı emperyalist oyuna TSK’nın katılmasını engellemişti, önce Süleymaniye’de Mehmetçik’in başına çuval geçirdiler, içleri ferahlamadı, asıl cevaplarını o hainin düğmesine bastığı bombayla verdiler.
Atladıkları bir tek konu vardı: Karşılarında, yüksek bir binanın damına çıkıp, o F-16’nın üzerine elindeki inşaat çivisiyle atlayarak durdurmayı planlayan “çılgın Türkler” vardı...
Üzerindeki gömleği sıyırıp egzoza tıkayarak tankı ele geçiren Türklerle karşılaştılar, ya da, dev gibi füze bataryalarını Ankara yolunda durdurup tekerleklerini iri çivilerle söndürerek hareketsiz bırakan “savaş alanı dehası” Türkler’i hesaba katmadılar...
Aslında karşılaştıkları, Çanakkale Savaşı’nda 214 kiloluk top mermisini tek başına kaldırıp sömürgecinin gemilerine ateşleyen Seyit Onbaşı’nın torunlarıydı!..
Bayraklarının altında korumaya aldıkları PKK üzerinden ihaneti büyüteceklerini planlıyorlardı, bu toprakların kadim Kürt halkı, Anadolu’nun ortak “bilge gücüyle” oyunlarını bozdu, “emperyalistin işbirlikçisine direniş ruhunda” İstanbul, Ankara neyse, Diyarbakır da o oldu!..
Daha önce, Kurtuluş Savaşı ve Kıbrıs Harekatı’nda minarelerden yükselen o selaların ilahi çağrısını unuttular...
Sömürgecilik, 20’nci yüzyılın başında bu topraklarda gömülmüştü, 21’inci yüzyılın neo-emperyalizmi yine bu topraklarda püskürtüldü...
Onlar, “1 dolara satın aldıklarıyla” bu işi başaracaklarını sanıyorlardı, karşılarında Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Boşnak, Arnavut, Arap, kadim Osmanlı’nın “halifenin topraklarına” mirası 80 milyonun yumruğunu buldular.
Gazi’nin üniformasını satmamış vatansever subayların karargâhlarda hainlerle hesaplaştığı, vatansever polisin sokakta halkla omuz omuza işgalciye direndiği, milletin, elinde silah olmadan tank paletlerinin altına yatarak püskürttüğü bir “milli destandır...”
15 Temmuz, “yüzyıllık hesaplaşmanın” zaferidir!..
İhanet, kendine 'siyasi damar' bulmuş!..
Bitmedi. Emperyalist, Tel Abyad, Münbiç, Rakka’da, teröristi kendi bayrağıyla koruma peşinde. 15 Temmuz’da bu ülkeyi “Suriyelileştiremedi”, şimdi, Suriye üzerinden, silahlandırdığı“terör ordusuyla” vurmanın planı içinde. PKK’yı hakim kıldığı topraklarda 7 üs kurmuş, uzun vadeli bir planla, bizimle, “büyük hesaplaşmanın” yığınağını yapıyor!.. Yapsın, veririz cevabını, gerekirse dünya yıkılır, yeniden kurulur ve o dünyadaki onurlu yerimizi yine alırız...
Ama üzüntümüz, Kemal Kılıçdaroğlu ve kadrosu... O, Gazi’nin emaneti bir makama “kaset kumpasıyla” gelmiş olmanın bedelini ödüyor!..
Açık ve net söylüyorum: 15 Temmuz’a “kontrollü darbe” demek, Amerikan-CIA işbirlikçiliğidir!..
15 Temmuz’u unutturmaya çalışıp, yerine “20 Temmuz darbesi safsatası” yerleştirmek, emperyalizm ile ortaklıktır.
İki başlı emperyalist saldırının piyonları FETÖ-PKK ile ortak resim vermek, onların hukukunu, milletin hukukunun önüne koymak, önce millete, sonra da tabii ki Atatürk’e ihanettir!..
Bakıyorum, tablo bu kadar açıkken, bir yürüyüşten “efsane lider” çıkartmaya çalışan yazar-çizer takımı, akademisyenler, memlekette “kontrollü kaosu” ateşlemeye çalışan sözde STK önderleri var, bu, “ihanetin kendine siyasi damar bulduğunun” açık göstergesidir...
Uyanık olun...
Mesele AK Parti meselesi değil
15 Temmuz’dan sonra hepimiz “yüzyıllık hesaplaşmanın neferleriyiz...” Mesele Erdoğan veya Bahçeli’nin şahsi meselesi değildir, partiler üstüdür... Bu mücadelede sağlam ve kararlı duran kalır, zig-zag çizen gider, bu açık bir gerçek...
Emperyalizm bize iki seçenek sunuyor: “Müttefikimsen” her şeyinle benim kontrolümde olacaksın, eğer kontrolümde değilsen “düşmanımsın...”
Millet, 15 Temmuz’da seçimini yapmış, Çanakkale-Afyon Kocatepe’den 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne yol bağlamış, gereken cevabı da vermiştir, geriye dönüşü yoktur!..
Erdoğan’ın dediği gibi, “topunuz birden gelin...”
Millet burada, gelmenizi bekliyor...