Bu yazı yayınlandığı zaman 2020 Olimpiyadları için hangi şehrin seçildiği artık belli olmuş bulunacak. İstanbul’un kazanamayacağını sanıyorum ama inşallah yanılıyorumdur.
Sebebi ise ikidir:
Birincisi “aslî” bir sebeb, yâni İstanbul’un bir “Türk” şehri olması; ikincisi ise “şeklî” yâni gayret edilirse giderilebilecek türden bir noksan:
Biz kulis yapmayı öteden beri pek beceremeyiz!
Eskiden bu iş için yeterince masrafa girmekden de kaçınırdık ki bu işin “yeterince”si zâten yokdur. Şimdi o eksiğimizi çok şükür telâfî etdik ama ikinci sebebin asıl şartını hâlâ pek kavramışa benzemiyoruz.
Kulis yapmanın en önemli inceliklerinden biri kulis yaptığınızın farkına varılmamasıdır! Yâni kör kör parmağım gözüne gibi bir izlenim doğmaması önem taşır.
Belki bu husûsu biraz daha çalışmamız yerinde olur.
Aslî dediğim sebebe gelince, bunu değiştirmemiz “maalesef” yâhut “çok şükür” ki imkânsız!
Biz Türk’üz!
Türk olmanın da yeryüzünde bir bedeli var.
Çok sevilen bir millet değiliz.
Göze batmamızın târihî bir arkaplanı mevcud.
Son iki bin ve özellikle son altı yedi yüzyıl boyunca biraz fazlaca “faal”dik.
Üstelik Batı’nın dize getiremediği tek Müslüman ülke!
O yüzden de tam bir “sempati taşıyıcı” hâline varamadık.
Bana göre hava hoş!
Ben hâlimden memnûnum.
Kendi hâlinde, etliye sütlüye bulaşmayan, varlığı yokluğuna müsâvî ve ensesine vur ağzından lokmasını al türü bir “iyi çocuk” olmakdansa biraz “köşeli ve sivri uçlu” bir “tip” olmak bana daha ilginç ve renkli geliyor, gençliğime ve acemiliğime atfedin lütfen!
Beğenmeyen küçük kızını vermesin!
Ben İstanbulluyum!
2020 Olimpiyadları’nı alırsak İstanbul ne gözümde bir nebzecik daha yükselecek, ki yukarıda zâten pek yer de yok, ne de alamazsa bir nebzecik alçalacak!
Ne demiş şâir:
“Ben İstanbul’um, İstanbul ben’im!
Yağmur Atsız benim müsteâr adım...
Bâzen yedi kat gökyüzü bâzen cehennemim dibi,
Bâzen mesâfelerin kölesi bâzen sâhibi,
Seni, ey Unutkan Şehir, hiç unutmadım!
Muhârebede yağmur yağar gibi...
***
Ben İstanbul’un, İstanbul ben’im!
Yağmur Atsız sâdece nâm-ı müsteârım...
Ey sen ki eskizaman rotalarında benim yelkenim!
Bahârım, gaaib şiârım, inkisârım!”
Sen keyfini bozma, İstanbul! Seçilmediysen baht utansın!