Beşiktaş maçın ilk 10 dakikası içinde, “Ceza alanına giremedi” değil, yanına bile yaklaşamadı. Ama o ana kadar, topa sahip olma yüzdesi daha yüksek olan taraf kendisiydi.
Bu arada Osmanlı, 3 esaslı pozisyona imza atmıştı. Demek ki Beşiktaş; topa sahip oluyordu ama, topun patronu olamıyordu. Zaten bunun doğal sonucu olarak da, golü yedi...
Tolga bu golü yerken, son dönemlerdeki tartışılır pozisyonunu daha da vahim hale getirdi. Çünkü hatalıydı... Kaleciliğin temel öğretilerinde biri şudur: Takım arkadaşların rakiple mücadele ederken, pozisyonun gelişimini bekle... Tolga ne yaptı?
Tam 4 arkadaşı rakiple mücadele ederken, müdahale etmek için gereksiz bir şekilde ve yanlış zamanlamayla öne çıktı. Aşırtmayla golü yedi. Tartışmasız kaleci hatası...
***
Beşiktaş’ın oyuna başlangıç odaklanması ve temposu çok düşüktü... Böyle olunca; bir şekilde rakibe gaz veriyorsun, cesaretini arttırıyorsun, şans ve fırsat tanıyorsun. Osmanlıspor bu ikramı iyi kullandı ve öne geçti.
Yenilen ikinci golde, Tolga Sengin’in hatasından pek söz edilemez. Çünkü top beklenmedik ani dönüşle ve seri bir vuruşla geldi. Bir kaleci her pozisyona kendini hazırlamalı denilse de; bu durumda apışıp kalması normal!
Beşiktaş’a ilk yarıda penaltı itirazı yaratan pozisyon, bir çoğu için de penaltı beklentisini haklı kılabilir. Çünkü kollar doğal görünümünden epey açıktı... Ama bana göre top, net temastan çok kola hafifçe sürtünüyor gibi. Bilinçli ya da hileli müdahale girişimi de yok. Tam aksine toptan kaçınıyor. Bu yüzden, devam kararını daha adil buluyorum.
***
Beşiktaş’ın temel sorunu şu... Maç içinde tempo, ilgi ve ciddiyette birbirini tutmayan farklı dönemler yaşıyor. Oyunu 90 dakikalık bir bütün olarak kabullenmede algı hatası yapıyor. Konsantrasyonu dağılıyor ve başı sıkça derde giriyor.