AK Parti 4. Olağan Kongresi, siyaseti konsolide edecek ve yeniden siyaset kurumunu öne çıkaracak şekilde büyük bir gündem oluşturarak geride kaldı. TBMM'nin açılışından bir gün önce gerçekleşen Kongre, sadece yeni döneme değil, geleceğin Türkiyesi'ne de ışık tutacak bir zemin oluşturdu. Hep geçmişe odaklanan ve günün kısır tartışmaları içinde debelenen siyaset geleneğimiz, AK Parti'yle birlikte sadece somut proje ve hizmetlere değil, aynı zamanda vizyoner bir gelecek perspektifine odaklanmaya başladı.
Diğer partilerin kongrelerinde 'nasıl bir parti' sorusuna cevap aranırken, AK Parti kongrelerinde 'nasıl bir Türkiye' sorusuna cevap aranması önemli bir farklılıktır.
Başbakan Erdoğan'ın Kongre konuşmasından her derde derman, her soruna formül, her meseleye atıf arayanlar aslında eskide kalmış bir geleneği sürdürüyorlar.
Başbakan'ın konuşması, kongrede dağıtılan iki kitapla birlikte değerlendirilmeli. Bunlardan birincisi AK Parti'nin seçim beyannamesinde ortaya koyduğu 2023 vizyon projelerini, yapılanları ve yapılacakları anlatan kitaptır. Köprülerden havaalanlarına, farklı alanlara yönelik yatırımlardan ekonomik yaklaşımlara kadar birçok projeksiyon bu metinde yer almaktadır. İkincisi 2023 Siyaset Vizyonu adlı kitaptır ki, AK Parti'nin temel meselelere yönelik siyasi duruşu ve atılacak siyasi adımlar bunda yer almaktadır. Kongre salonunda dağıtılan ve dün gazetelerde yer alan 63 maddelik somut düzenlemeler bu vizyon kitabından alınmıştır. Bunları tamamlayan üçüncü ayak ise Başbakan'ın birlik ve bütünlük temasını işlediği duygusal konuşmasıdır. Yatırımlar, hizmetler, siyasi reformlar ve kucaklayıcı bir söylem... Bu bütünlük, geriye değil ileriye gidişi yansıtmaktadır.
Elbette bunlar da eleştiriye açıktır, eksiği gediği söylenebilir. Ama eğer katılımcı demokrasiyle Türkiye'nin geleceği şekillendirilecekse, AK Parti'nin ortaya koyduğu fikir bir zemin oluşturmaktadır ve toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla interaktif ve değişime açık bir şekilde bu vizyon geliştirilecektir. Bunun aksi, AK Parti'nin toplumun önüne donuk, kapalı, değişmez, her ayrıntıyı kendisi planlayan, her konuda bağlayıcı bir yol haritası koyması olurdu ki, bu da doğru bir yöntem değildir.
***
Üç dönemdir iktidarda olan AK Parti gerçekçi, rasyonel ve uygulanabilir hedefler belirlemekte, kendi siyasi anlayışıyla bir vizyon ortaya koymaktadır. Bu anlayış da, bu vizyon da, bu öneriler de elbette milletin iradesiyle, talep ve beklentileriyle şekillenecektir. Partiler kendi perspektiflerini deklare ederler, toplumsal kesimlerin katılımıyla şekillenen değişimci bir süreçle hedeflerini realize ederler.
Demokratik rejimler, partilerin iktidara gelerek kendi ütopyalarını topluma dayattıkları yönetimler değildir. Partiler, toplumun çoğunluğu kendi siyasi perspektif ve vizyonuna destek verdiği zaman iktidara gelirler, bu çerçevede verdiği sözleri gerçekleştirmekle birlikte, katılımcılığın sağladığı diyalog ve uzlaşı arayışlarıyla ülkeyi yönetirler. AK Parti'nin deklare ettiği siyaset vizyonu ve siyasi hedefler, hep birlikte inşa edeceğimiz gelecek için bir zemin oluşturmaktadır. Bu süreç, hem partinin kendisini geliştirdiği, hem de milli iradenin tercihleriyle şekillendirdiği bir süreçtir.
Bu arada son dönemlerde düşülen bir yanlış da her gelişmenin, her söylemin, her adımın Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilişkilendirilmesidir. AK Parti 10 yıllık iktidarında seçimlere endeksli uygulamalar hayata geçirmemiş, kendisini seçimlere endeksleyerek hareket etmemiştir. Başbakan'ın her sözünü, her adımını, her çıkışını bunun üzerinden okumaya çalışmak; 2 yıl öncesinden Türkiye'yi seçim atmosferine sokmak, ciddi bir yanlış olur.
AK Parti Kongresi, kişilerin geleceğine değil, ülkenin geleceğine odaklanmış bir siyaset tasavvurunu ortaya koymuştur.