Emre Kongar, Türk Baasçılığının tipik isimlerinden biri.
Bir anlamda geleneksel CHP zihniyetinin de... Cemil Bayık ve Selahattin Demirtaş ise katıksız Kürt Baasçılığının tipik temsilcilerinden... Daha doğrusu, Demirtaş Kandil’deki Bayık’ın Türkiye’deki siyasi sözcüsü.
Bayık’ın Kongar’ın da yazarı olduğu Baasçı Cumhuriyet gazetesine verdiği mülakatta söyledikleri Erdoğanfobik çevreleri, yani bilumum Türk Baasçılarını, Nişantaşı-Cihangir hattındaki “Beyaz Türkleri”, o kerameti kendinden menkul liberal-sol aydınları ve bu toplumun değerlerine düşman marjinal sol parti ve örgütleri ziyadesiyle memnun edecek içerikte. Erdoğan için bolca “diktatör” demesi bunun için yeter de artar bile.
Bayık’ın diğer söylediklerine hiç girmeyeceğim. Ama diyeceğim o ki, Bayık’ın temsil ettiği zihniyet, Öcalan’ın zihniyetiyle uyumlu değil. En fenası, Bayık, Öcalan’ın sonuçlandırmak için çaba sarf ettiği silahların bırakılmasını amaçlayan çözüm sürecini sabote etmek için elinden geleni ardına koymuyor. Demirtaş da Bayık’ın HDP’deki sözcülüğünü yapıyor. Bu haliyle HDP, Öcalan’ın partisi olmaktan çoktan çıkmış durumda. Evet, HDP, Erdoğan’la ve AK Parti hükümetiyle bu sorunun çözülebileceğine inanan Öcalan’ın partisi değil, Erdoğan’a sabah akşam o birilerini memnun etmek için “diktatör” diye çemkiren, hatta daha ileri giden hakaretler ve tehditler savuran Kandil’deki Bayık gibi savaş baronlarının partisi...
HDP, Öcalan’ın “demokratik cumhuriyet” söyleminin siyasetini yapmıyor ve demokratik çözüm adına da bir irade koymuyor. Demirtaş’ın Öcalan’ın siyasi gücünü kırmak için hangi “üst akıl” tarafından “liderliğe” hazırlandığı gün gibi ortada.
Kongar Cumhuriyet’teki köşe yazısında Bayık’ın mülakatında dediklerine aynen katıldığını memnuniyetle belirtiyor. Dahası, Bayık’ın söyleşisinin yıllar yılıdır kendisinin söylediklerini doğrular nitelikte olduğuna değinerek ilginç bir zihniyet beraberliğinde buluştuğunu da itiraf ediyor.
Kongar ile Bayık’ı aynı çizgide buluşturan şey, aynı Baasçı zihniyete sahip olmakla beraber asıl “Erdoğan diktatörlüğü”ne karşı birlikte mücadele etmek gibi bir kulvarda olmaları.
Demirtaş’ın bir proje olduğunu söylediğimizde burun kıvıranlar umarım bu gerçekliği artık görürler. Demirtaş, Kürtleri, çözüm sürecinin inançlı ve cesur lideri Erdoğan ve partisi AK Parti düşmanlığı eksenine oturtmaya çalışan bir projenin görünürdeki lideridir. HDP ise Kürtleri CHP’lileştirme projesinin adıdır.
Türk Baasçılığı ile Kürt Baasçılığını ortak bir noktada “Erdoğan diktatörlüğü” söylemi üzerinden buluşturan bu projeye herkesten çok Kürtler dikkat etmelidirler.
Ha Kaba taş, ha Demir taş
Demirtaş o gezideki Erdoğanfobik vandallığın öncülerinden, Öcalan’ın Kürtleri geziden uzak tutma talimatını içine sindiremeyen biridir. Gezideki o çözüm sürecini de doğrudan hedef alan kaba taşların Kürt mahallesine demir taş olarak geri dönmesini sağlayanlar, Haziran seçimlerinde Demirtaş üzerinden çözüm sürecini sabote edecek Erdoğanfobik bir siyasi hattın inşasını sağlamış görünüyor.
Aslında Demirtaş’ın şahsında somutlaşan bu siyasi hatta, sadece Erdoğanfobik değil aynı zamanda Öcalanfobik bir anlayışa yaslanıyor. Çünkü Demirtaş’ı el üstünde tutanlar Erdoğan’la beraber Öcalan’a da ateş püsküren bir zihniyetin temsilciliğini yapıyorlar. Öcalan’ın kendi iradesine yönelik bu derin salvoyu görmediğini sanmıyorum.
Demirtaş’ın kendisine de karşıt olan o malum çevreler tarafından nasıl liderliğe hazırlandığının farkında olmadığını da sanmıyorum. Çünkü Öcalan sürece yeni bir şans verilmesi talebiyle Başbakana yazdığı mektubunda, devlet ve PKK içindeki bazı unsurların hem Erdoğan’ı hem de kendisini tasfiye etmek için pusuya yattıklarını söylemişti. Erdoğan, Öcalan’a bir şans tanıdı ve böylece çözüm süreci yeniden başladı.
Erdoğan devlet içinde çözüm sürecini sabote etmeye çalışan paralel unsurları bir bir temizledi ama PKK’nın içindeki bu unsurlar hâlâ çok etkili ve yetkili pozisyonda bulunuyor. Bayık, KCK’nın başında. Demirtaş ise HDP’nin...
Demirtaş’ın varlık nedeni anlaşıldı
Demirtaş grup toplantısında varlık nedenini açıkladı:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan HDP varoldukça seni başkan yaptırmayacağız.”
Demirtaş’ın ve başında bulunduğu HDP’nin varlık nedeni meğer buymuş! CHP’nin, MHP’nin, bilumum statükocuların, beyaz Türklerin, paralel ihanet şebekesinin vs dediği de bu zaten... Demirtaş üzerinden HDP’nin o “üst akıl” tarafından nereye yerleştirildiğini umarım Kürtler artık görürler. Demirtaş Kürtleri eski Türkiye’nin statükocu güçlerinin yanına çekmeye çalışıyor. Demirtaş vesayetçilerle kol kola...
Demirtaş Kandil’in silahlarından medet ummaya devam ediyor. Bu siyasal tercihin Kürtlükle hiçbir alakası yok. Demirtaş karşısında el pençe divan durduğu yapıya baksın da öyle konuşsun. Dibine kadar başkanlık sistemiyle yönetilen bir yapının emrinde olan birinin böyle konuşuyor olması doğrusu bir ironidir.
Demirtaş, “Başkanlık sistemi”ne karşı çıktığını söylüyor ama KCK sözleşmesine göre “Ebedi Başkan” olarak ilan edilen Öcalan gerçekliğini unutuyor. Erdoğan’a diktatör diyeceksin, ama Öcalan’ı “Ebedî Başkan” olarak kabul eden KCK’nın siyasal partisi olarak faaliyet göstereceksin, e pes vallahi! Sahi, sen kimsin ve kimin projesisin?
Kongar-Bayık-Demirtaş yoldaşlığının Kürtleri götüreceği yer, kelimenin tam anlamıyla bir yıkım olacaktır. O yüzden HDP’ye verilecek oyun, çözüm sürecini sabote etmek isteyenlerin değirmenine su taşımak anlamına geldiğini özellikle Kürtler unutmamalıdırlar.