’nin izinsiz yapıldığı ve konuşulanların yanlışlığı üzerinde duruyorlar.
Yeni açıklamalara da itirazlar yine aynı noktadan geldi.
Oysa davanın dayandığı temel, ‘izni’nin sonradan kaldırıldığı anlaşılan, buna rağmen yapılan ve ses kayıtlarından bir ‘darbe hazırlığı’ olduğu izlenimi bırakan o seminer... Seminer’ her katılanın dava kapsamı içerisine alınmaması veya seminerde bulunmayanların da yargılanıp mahkum edilmesi bu gerçeği zedelemiyor.
Dava dosyası içerisinde bulunan belgeler de öyle... Bir gazeteciye bavulla gelmiş, bazısı Gölcük’te tesadüfen bulunmuş belgeler, Seminer’e konuşulanların uygulama aşamasına intikal etmesiyle ilgili... Görüşülenler orada kalmamış, hazırlıklar sonradan da devam etmiş...
Garip olan, verdiği talimatların kendi sesinden dinlenebildiği ve sesin kendisine ait olduğunu daha ilk günden itiraf etmiş bulunan komutanın tutumudur. Darbe yapıldığında ilk gün kimlerin derdest edileceği, derdest edilenlerin nereye götürüleceği talimatını veriyor o komutan, henüz güncellenmediği için ismi listede bulunmayan bir devlet memuru yüzünden astını azarlıyor; kayıtlar ortada. Seminer’in gerçek amacı belli ki hayli farklılaştırılmış...
“Ne bu?” demeye kalkan, “Mahkeme Seminer sebebiyle ceza vermedi” cevabıyla susturulmak isteniyor...
Aytaç Yalman, onun ardından Hilmi Özkök amacından farklılaştırılmış Seminer’e zamanında karşı çıkmış, yapanı sözlü olarak ayıplamış... Son açıklamalarından bunu anlıyoruz.
Plan Semineri’nin dikkatlerden kaçan bir yönü daha var: Zamanlaması... İstanbul’daki seminer, Amerikan askerlerinin Irak’ı işgal etmek üzere yurdumuz topraklarında konuşlanmasına izin vermek üzere Meclis’e sunulmuş tezkerenin görüşülmesinden kısa süre sonra yapılmış... Tezkere 1 Mart’ta (2003) Meclis’te görüşüldü, Plan Semineri de 5-7 Mart (2003) tarihleri arasında 1. Ordu karargâhında gerçekleştirildi.
Tezkere kabul edilse ve Türkiye ABD’nin savaşına dahil olsaydı gelişecek olaylar öngörüsüyle yapıldığı belli oluyor Seminer’in... Sayıları 60 bini bulacak Amerikan askerlerinin ülkemizdeki varlığı anti-Amerikanizme yol açacak, halk sokaklara dökülecek, bu arada sonradan Irak’ta başgösteren terör savaşın parçası haline dönüşen Türkiye’yi de hedef alacaktı...
Sıkıyönetim ilânının kaçınılmaz olacağı günleri öngörmekteydi izni kaldırılmış seminer...
Reddedilmesi tezkerenin, komutanlar arasındaki ayrışmanın ve semineri dava konusu haline getiren sürecin de sebebidir.
Hayırlı bir tartışma bu... Ancak komutanlar daha açık konuşmalı.