Hükümet iç ve dış kaynaklı bir komploya mı muhatap?
Gezi Parkı ile başlayan ve 17 Aralık süreciyle devam eden bir dizi olay, ekonomide yaşanan olumsuzluklarla birlikte ele alındığında, böyle bir soruyu yüksek sesle sorduruyor.
‘Komplo’ çirkin sözcüğünü ağızlarına almasalar bile, Ak Parti öndegelenlerinin bu soruyu kendilerine sorup, “Evet, muhatabız” cevabı verdikleri açıklamalarına yansıyor.
Doğru olabilir mi bu tespit?
Bugünün dünyası pek çok yönden eski kabullerin zorlandığı bir dünya. İnsanların konulara yoğunlaşma süreleri ve tahammülleri olağanüstü kısaldı; buna karşılık, teknoloji sayesinde çeşitlenen tepki verme biçimleri daha etkili sonuçlar vermeye başladı. Şimdilerde sıkıntı yaşayan tek ülke Türkiye değil; ABD’de Obama, Avrupa ülkelerinde iktidarda olan siyasiler, seleflerinin karşılaşmadığı kadar sert tepkilere muhataplar...
Siyasetin yapısını ve siyasilerin üslubunu da etkiliyor bu durum. Gelenekler sarsılıyor ve yeni kurumlarla siyaset biçimlerine ihtiyaç giderek büyüyor.
Türkiye’de olan-bitenin bir bölümü bu global gelişmeyle yakından ilintili. Değişen hassasiyetler ve derhal büyüyüp yaygınlaşan tepkilere bakarak, olana “Bu bir komplo” yaftasını yapıştırmak o kadar kolay değil... Olan-bitenin bir bölümü, hiçbir iç veya dış yönlendirme gerekmeden, kendiliğinden de olabilecek şeyler...
Ancak bizde yaşananları başka ülkelerde karşılaşılan olaylardan farklılaştıran özellikler de var. Bir takım eller devrede ve seçimlere giden zemin kirletilerek daha kestirme sonuç alma gayretine girenlerin varlığı dikkatlerden kaçmıyor...
İçeride var öyle gayretler, onlara dışarıdan destekler de eksik olmuyor...
Yerel seçimde iktidar partisi büyük kentleri kaybetmeyle sonuçlanacak bir yenilgi tatsa, liderini Çankaya’ya çıkaramasa ve genel seçime moral bozukluğuyla girip iktidarı başka partilerle paylaşma zorunda kalsa sevinecekler çok...
Niyetlerin gerçeğe dönüşmesi için, bazısı açıktan bazısı üstü kapalı, pek çok olağan-dışılık yaşatılıyor ülkeye...
‘Komplo’ görüntüsü veren de işte bu tür gayretler...
Görüntüye bakarak derhal ‘komplo’ teşhisinde bulunmuyorsam, niyetleri gerçeğe dönüştürebilecek güçteki yerli ve yabancı oyuncuların, Türkiye’nin ve yönetiminde Ak Parti’nin bulunmasının önemine verdikleri değeri bilmemdendir.
Ekonomisi batmış, siyaseti çözüm üretemez hale gelmiş bir Türkiye’yi isteyebilecek pek az önemli kişi ve ülke bulunuyor.
Ak Parti hükümetinin bu gerçeği görmesi ve buna göre davranması şart.
İçinde yaşayanlar ve dışarıdan gözleyenler açısından Türkiye’yi ‘değerli’, Ak Parti’nin yönetimde bulunmasını ‘vazgeçilmez’ kılan unsurları hep göz önünde tutmalı ve ‘komployu boşa çıkartacağım’ derken, o değerler ve unsurları tersine çevirme yanlışlığına asla düşmemelidir.
Türkiye, İslâm Dünyası’nda, demokratik bir hukuk devleti olarak ve farklı inançları huzur içinde birarada yaşatan bir lâiklik anlayışına sahip bulunduğu için önemlidir. Ak Parti’yi içte ve dışta vazgeçilmez kılan da, ülkenin bu değerli yapısını benimseyip siyasi becerisini ekonomik başarıyla taçlandırmayı bilmesidir.
Demokrasiden, hukuk devleti ve inançlara saygılı lâiklik anlayışından fedakârlık etmek, ekonomide maceracı bir yola girmek, kurulmak istenen ‘komplolar’dan çok daha etkili olacaktır.
Eğer varsa, ‘komplo’ kuranların, karşısında yer aldıklarının böyle hatalara düşmesini hesaplarına mutlaka dahil ettikleri bilinmeli.