G.Saray Başkanı Dursun Özbek, bir televizyonda tartışma yaratan ve UEFA’dan gelecek ceza ile ilgili demecinde; “Biz şike yapmadık, bahis olaylarına karışmadık, herhangi bir provokatif eylemin içinde olmadık, kimseye 8-0 yenilmedik” diyordu.
Bunlar doğru ama, gönderme yaptığı camiaları kırdı... Üstelik o kadar da masum değiller. Kusura bakmasınlar ama, neredeyse enayi yerine düştükleri durumlardan birileri söz etse, ne derdi?
Grosskreutz’un transferinde unutulan imza, UEFA’ya eksik giden sayfa konusu ve bunlardan sıkılıp kaçan Alman futbolcu gerçeği, henüz tazeliğini koruyor. Koca G.Saray bu durumlara düşer mi? Ondan haber versin!
***
Üstelik fiyasko, sadece bununla da sınırlı değil... Büyümesine, dallanıp budaklanmasına izin verilmeyen ve medyanın da es geçtiği bir başka olay daha var ki; oluşumuna rezalet demek bile hafif kalır.
G.Saray, bu sezon, Endoğan Adili adlı 21 yaşındaki bir futbolcuyu Basel’den transfer etmişti. Bu genci, adına bakıp çifte pasaportlu Türk vatandaşı sandılar ve akılları sıra “Yerli oyuncu” statüsünden aldıkları gafletine düştüler. Oysa Endoğan, kadrodaki 15’inci yabancıydı ve federasyonun 14’le sınırladığı limiti aşıyordu. Ceza alacaklardı.
Bu futbolcuyu panik halinde İsviçre’nin Will 1900 kulübüne bedelsiz kiraladılar. Ama para almadılar. Çünkü Endoğan’ın alacağı tüm bedeli, gene sarı-kırmızılı kulüp ödeyecekti.
Bunları yapan kulübün başkanı, kendi beceriksizliklerine bakmadan başka kulüplere laf atacağına; önce komik duruma düşmekten kurtulsun. Bir değil, iki değil; bu kaçıncı fiyasko...
Kadın basketbolundaki Lynetta Kizer olayı da, bir galibiyetin hükmen 20-0 mağlubiyete dönüşmesine yol açtı. Kulüp önceden uyarıldığı halde, hatadan dönmediler.
G.Saray gibi bir kulüp, bu kadar acemice ve her şey yüzüne-gözüne bulaştırılarak yönetilir mi?
Sayın başkan; önce aynada kendi suretine, sonra da başkalarının suratına bak!