Fenerbahçe, Kasımpaşa maçında farklı galip geldikten sonra Hollandalı teknik direktör Advocaat’ın “skora aldanmayın” diye bir serzenişi vardı. Gaziantep karşısında seyrettiğimiz Fenerbahçe ise aynı skoru elde edebilmek için çok önemli pozisyonları golle sonuçlandıramadı. Lens’in duran toptan ortasını Emenike kafa golüyle Fenerbahçe’yi öne geçirdi. Daha sonrasında Volkan Şen’in başlangıçtaki güzel çalımları süratli ve çabuk hereketlenmeleri ne kadar güzelse, gol vuruşları da bir o kadar kötüydü.
Volkan Şen 1 değil, 2 değil, 3 tane gol kaçırıyor ise, Ozan da kale dibinden gol vuruşunu yapamıyor ise bu Fenerbahçe nasıl şampiyon adaylarından biri olur? Gaziantep ikinci yarı oyuna biraz daha ağırlığını koyan futbol sergileyerek Fenerbahçe’nin üzerine gelip gol pozisyonları arayan oldu. Nitekim maçın bitimine yakın bir sürede Ghilas’ın ayağından bir gol atarak maçı eşitlediler. Fenerbahçe’de bu esnada karaları bağlayan düşüncelerin içine girdi.
Hani halk dilinde bir laf vardır. Atamayana atarlar.. Eğer sen kendi evinde bu kadar pozisyon bulup da gol şansını kullanamıyorsan o zaman da galibiyeti hak etmiyorsun kardeşim. Avrupa’da bir takım olsaydı Fenerbahçe, Volkan Şen’in kaçırdığı gollerle seyircilerin tarafından tepki görür ama asla alkışlanmazdı. Ben bizim Fenerbahçe seyircisini de anlamıyorum. İyi çalım atan, attıktan sonra da çok kolay pozisyonları gole çeviremeyen adam yuhalanmaz ama asla da alkışlanmaz.
Fenerbahçe son dakikada Josef’in kafa golüyle sıkıntılı bir maç kazanarak üç puanı alan oldu. Ama önünde oynayacağı Osmanlı deplasmannında bu futbolla kazanmasını zor görüyorum. Feyenoord maçını da Allah’a bırakıyorum.