Ali Koç tarafından Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Toplantısı'nda yapılan sert konuşmanın yarattığı sarsıntının artçıları özellikle sosyal medyada hissedilmeye devam ediyor. Spor kamuoyu ikiye bölünmüş durumda. Ortak fikir Ali Koç tarafından dile getirilenlerin Türk futbolundaki kirlenmeyi âdeta yeni bir Susurluk Olayı şeklinde ortaya çıkardığı... Tabii ki meselenin aslına bakarsanız, kimsenin Türk futbolunun iyiliğini düşündüğü yok. İki ana grup çarpışıyor, ancak temelde amaçları aynı: "Önümüzdeki maçta ne avantaj elde edebiliriz?" ya da "Rakibimiz için nasıl bir dezavantaj yaratabiliriz?" Bir de maçlarında yaşadıklarıyla canı yanan Karagümrük Başkanı Süleyman Hurma gibi gerçek mağdurlar var. Onların sesi cılız çıkıyor. Onların da amacı bu gruplardan birine yanaşarak yanan canlarının acısını çıkarabilmek. Çarpışan iki gruptan birinde ön cephede Ali Koç var. Diğer grup ön cepheye başkanını sürmüyor. Erden Timur o cephenin en önünde. Her iki taraf birbirini yere düşürmek için elindeki tüm verileri diğeri aleyhine kullanıyor. Her iki tarafın dile getirdiği konular da bilinen, konuşulan konular. Yapılması gerekenler yapılmadığından konuşulmaya devam ediliyor. Yoksa haber ömürleri dolmuş. Dilan Polat sonrasında bugünlerde haber değeri olduğu için bir de bunların üstüne illegal bahis ve kara para aklama iddiaları eklendi.
Şimdi benim asıl merak ettiğim konu şu; her iki taraf da Türk Futbolundaki kirlenmişliği diğer gruba mal edip rakibine saldırıyor. Konuşan mangalda kül bırakmıyor. Konuşmaların tümü de ya "TFF'ye soruyorum, TFF cevap versin" ya da "Mehmet Büyükekşi'ye soruyorum, Büyükekşi cevap versin" şeklinde bitiyor. Beşiktaş dışında Mehmet Büyükekşi istifa etsin deme cesaretini gösterebilen yok. Ali Koç, genel kurulda açıkça desteklediği Mehmet Büyükekşi'ye her türlü şeyi söylüyor da bir tek "İstifa et" diyemiyor. İstifa sözü şöyle dursun, "Gelin kulüpler, TFF'yi olağanüstü genel kurulu toplantısına çağıralım. Orada bu konuları konuşup, meseleyi çözelim" bile diyemiyor. Hatta bundan da vazgeçtim. Etik Kurul, FIFA, UEFA, NASA, hepsine başvuruyor da, gidip Cumhuriyet Savcılığına bir tek Federasyon yöneticisi ya da çalışanı hakkında şikâyette dahi bulunamıyor.
Sadece dilekçe vermekle çözüm olmaz
Liderlik konusunda benzemeye çalıştığı Aziz Yıldırım da tıpkı Ali Koç gibi TFF ile sürekli bir savaş halindeydi, ancak hatırladığım kadarıyla onun yanında tek bir kulüp dahi yoktu. Özellikle Kulüpler Birliği her zaman TFF'nin yanında Aziz Yıldırım'ın karşısındaydı. Oysa durum bugün farklı. Ali Koç başkanlığındaki Kulüpler Birliği'nin çoğunluğu Ali Koç'un yanında. Beşiktaş zaten Büyükekşi'ye karşı. Trabzonspor, Karagümrük, Rizespor, Ankaragücü, Kasımpaşa, Hatayspor, Sivasspor, Samsunspor blok olarak Ali Koç'un arkasında. Hatta ikinci, üçüncü lig kulüpleri üzerinde büyük etkisi olan İstanbulspor Başkanı Ecmel Sarıalioğlu'nun da Ali Koç'u desteklediği biliniyor. Öyleyse Ali Koç neden Mehmet Büyükekşi'yi istifaya veya genel kurula davet edemiyor? Bunun yerine taraftarı kenetlenmeye, takımın arkasında durmaya, demokratik protestoya, hakemleri sosyal ortamlarında takibe çağırıyor. Kulüplerin delege sayısının seçimli veya seçimsiz bir olağanüstü genel kurulu toplamaya yeteceğini düşünüyorum. Böylece herkes eteklerindeki taşı döküp samimiyetini kanıtlayabilir. Yoksa Etik Kurula verilen dilekçe ile bu işler olmaz, bundan önce de olmadı.
İşin özeti; Türkiye'de TFF'yi istifaya sadece Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi ve verilen her yanlış hakem kararının ardından statlardaki taraftarlar isteyebiliyor. Gerisi yalan. Kulüp başkanlarının Türk futbolunun bozuk yapısı ile mücadele ediliyor yönündeki söylemleri, dekordan öteye gitmiyor. Ali Şen'in baskısıyla istifa eden Şenes Erzik ve ardından yerine gelen Abdullah Kiğılı'nın istifası dışında Kulüp Başkanları istediği için istifa etmiş bir TFF Başkanı da olmamış tarihte. Ali Koç döneminde Yıldırım Demirören, Nihat Özdemir başkanlık görevlerini haleflerine devretmişler ancak Ali Koç ya da bir başkan istedi diye istifa edip gitmemişler. Mehmet Büyükekşi'nin de Ali Koç ya da başka birinin isteğiyle istifa edeceğini beklemek saflık olur.
Galatasaray'ın Yusuf Günay üzerinden TFF'de güç sahibi olduğu düşünülürken, Fenerbahçe'nin kulübün yönetim kurulundan istifa ederek TFF Yönetim Kuruluna giren Agah Ruşen Çetin üzerinden federasyonda neden güç sahibi olamadığı da ayrı bir hikâye. Herkes biliyor ki hem Ruşen Çetin'in, hem de onun gibi Fenerbahçe Yönetim Kurulundan istifa ederek TFF Yönetim Kuruluna giren Nüket Küçükel Ezberci'nin bu hamleleri, Fenerbahçe-Ali Koç'un isteğiyle gerçekleşti.
Hadi bırakın Ali Koç'un Mehmet Büyükekşi'nin istifasını istememesini, TFF'deki Fenerbahçelilerin istifasını dahi isteyememesi sizce de garip değil mi?
-Bu, Ali Şen'in yaptığı gibi kol kesmek mi?
-Yoksa kol kırılır yen içinde kalır hikâyesi mi?
Değerli okurlarım, doğrusu sizce hangisi?