AK Parti'nin dün Ankara'da gerçekleştirdiği 8. Olağan Kongre bir değişim ve dönüşüm kongresi olarak değerlendirildi. Elan, benim de izlenimlerim değişimin güçlü bir iradeyle tescillendiği yönünde.
İl ve ilçe teşkilatlarında büyük değişimler yaşanmıştı zaten. 23 yıllık bir iktidardan sonra, bir siyasi hareketin, il ve ilçe yönetimlerinde böylesine güçlü bir değişim becerisi gösteriyorsa, kim ne derse desin, milletin kılcal damarlarına kadar işlemiş bir iradeye sahip olduğunu göstermektedir.
Bir düşünün... Soğuğa rağmen Türkiye'nin dört bir yanından on binlerce insan Ankara'ya aktı.
Böylesi bir toplumsal rızayı nasıl açıklayabiliriz peki?
AK Parti ve Cumhur ittifakı kendilerini Türk milletinin tarihsel yolculuğunun bir ifadesi olarak konumlandırdı. Onun için milletle kurduğu köprüler hiç yıkılmadı.
Dün, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın konuşmasını baştan sona iki defa dinledim. Elbette, O'nun nasıl bir retorikle yükseldiğini bilmeyen yoktur. Ama dün, kendi ifadesiyle "muhasebe" ile şekillenen değişim ve dönüşüm iradesi, diyalektik ve söylemin muvazenesini sağlamış, yeni bir 'dibace'nin, yeni bir mukaddimenin zeminini oluşturmuş.
Ne dedi Erdoğan:
"Köküne küs ağaç yeşermez. Biz de milletçe köklerimize öyle sarılacağız ki dallarımız şıvgaya dursun, kollarımız göğe doğru uzansın."
Evet kökler üzerine yükselen yeni bir oluş, yeni bir strateji, daha doğrusu köklerle şekillenen stratejinin yeni taktik adımları.
Yeri geldi, söyleyeyim... "Bildiğimiz dünyanın sonuna" geldik ve kendi dünyamızı inşa etmezsek yine tarihin kenarına sürüleceğiz. Muhalefette böyle bir idrak var mı? Keşke olsaydı. Ya adı yeni olan siyasi partilerde? Eski ezberlere tutulmuş, neoliberal cürufu çare diye sunuyor onlar da. Bu öyle bir körlük ki, yaklaşan tehlikenin farkına varamıyor bu güruh. İnsan gerçekten hayret ediyor. Onun için jeopolitik fırtınalarla boğuşan ve büyük kırılmalar yaşayan bir dünyaya karşı vesayet çarklarını kırarak Türkiye'yi potansiyeli ile buluşturan siyasi iradenin, yeniyi üretmesi, milleti horlayanların ezberlerini boşlukta bırakıyor.
Dünkü kongrede Erdoğan, sık sık gönül vurgusu yaptı. Terörsüz Türkiye ve Anayasa değişiklikleri de önemli başlıklardır. Tabi uluslararası düzen ve lider ülke Türkiye vurguları da çok önemli başlıklardı. Türkiye'nin dış politika anlayışını belirleyen şu söz çok kıymetli:
"Bizim dünyanın her bir köşesine taşımak için koşturacağımız tek ülkümüz adalettir, hakkaniyettir, insanlıktır."
Peki ekonomi ile ilgili ne dedi Erdoğan?
Bugünkü sıkıntıları konjonktürel olarak değerlendiren Erdoğan, sorunların aşılması için de "Türkiye Yüzyılı Reform Programı"nı hazırladıklarını söyledi. Tarımdan yüksek teknolojiye birçok konuya değinen reform programı ile anlaşılan o ki ekonomik büyüme, verimlilik artırma ve dijitalleşme gibi alanlar, ülkenin kalkınmasının temel taşları olarak belirlenmiş.
Yine depremin ağır faturasına rağmen, "Bütçeyi kontrol altında tutarak mali disiplinden taviz vermedik" diyerek, Türkiye'nin ekonomik istikrarını koruma konusundaki kararlılığını yineledi Erdoğan. Bu tutum, halkın alım gücünün artacağı ve enflasyonun düşerek toplumun her kesimine fayda sağlayacağına dair güçlü bir mesaj taşıdı.
Hülasa... AK Parti, ekonomi başta olmak üzere birçok alanda muhasebesini iyi yaptığı bir sürecin sonunda güçlü bir kongre gerçekleştirdi. Özellikle iç sorunlarıyla boğuşan yankı odası muhalefeti açısında bu durum tabi ki çok kötü.