Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 16-18 Kasım tarihleri arasında Pakistan ve Özbekistan gezisine iştirak etmek nasip oldu!
“Nasip” kelimesini hususiyetle kullandım. Gittiğimiz diyarlar, özellikle de Özbekistan gitmek Müslüman Anadolu halkının bir ferdi olarak benim için nasip...
İmam Mâturîdi, İmam Buharî, Şah-ı Nakşîbend (Allah-u Teâlâ onlardan razı olsun) gibi uluların beldesi Özbekistan. Ümmetin ruh kökünü yuğuran erenleri yetiştiren mümbit topraklar.
Sayın Cumhurbaşkanı ve devlet erkânıyla birlikte, köklerimizin ana sütunlarından İmam Mâturîdi ve İmam Buharî Hazretleri’ni ziyaret ettik. İmam Mâturîdi Hazretleri’nin türbesinin önünde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın birlikte çektirdikleri fotoğrafı görmüşünüzdür. Bu kare, “Yeni Türkiye” adıyla bahsedilen sürecin kilometre taşlarından biri olabilir; aslında “Yeni Türkiye”nin değil, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in ifâdesiyle “eskimez yeni”ye dönüşün...
Bir kayı boyundan cihan devleti çıkartan köke, ruha, Kanuni’den bu yana kaybedilen aşka ve vecde duyulan hasretin fotoğrafı. İnşaallah hüsnüniyetimiz Allah katında kabul edilmiş dua niyetine geçer.
Köke dönüş yoluna girdiğinden beri Türkiye saldırı altında. İşte en son 15 Temmuz gecesi Batı’nın Fetullahçı Terör Örgütü üzerinden Anadolu’yu işgal teşebbüsü. Allah’ın açıktan gelen yardımıyla bu badireden çıktık Elhamdulillah. Halk yeni bir işgal teşebbüsünden korkmuyor, endişe etmiyor. Halkın endişesi, vatana ihanet edenlerin bir süre sonra ‘mağduriyet’ masalıyla serbest bırakılmaları ve FETÖ’yle mücadelede 15 Temmuz öncesi olduğu gibi bürokrasinin zaaf ve gaflet göstermesi. Dönüş yolunda Cumhurbaşkanı’na bunu sordum. Erdoğan, 15 Temmuz sonrası farklı bir sürece girildiğini ve FETÖ’yle mücadelede zaaf gösterenlerin FETÖ’nün gerçek yüzünü gördüğünü söyledi: “17-25 Aralık ile 15 Temmuz iki farklı süreç. Zaten 17-25 Aralık sürecinde tüm arkadaşlarımız bizi tam anlamış olsaydılar 15 Temmuz belki olmayabilirdi. Fakat anlayamadılar. Anlayamadıkları gibi bu alçaklara o dönemde toz kondurmayan; onların böyle kötü niyetlerinin olmadığından bahseden arkadaşlarımız da vardı.”
Sayın Cumhurbaşkanı, muhalefet adı altında FETÖ’ye destek verenleri de, oldukça nâzik bir ifâdeyle “FETÖ’yü hâlâ anlamayanlar” olarak niteliyor: “15 Temmuz, bahsettiğimiz arkadaşların da bunları tanımalarını sağladı. Onlar da, insanlarımızın çoğu da bunların ne olduklarını anladı. Peki hâlâ bunu anlayamayanlar yok mu? Var... Hâlâ karşıda muhalif olarak, rakip olarak duranlar yok mu? Onlar da var.”
Müslüman Anadolu halkının gönlüne su serpen FETÖ’yle mücadeledeki kararlılığı bir kez daha tekrarladı: “Ama bu terörist yapılanmayla mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeye; bunların üzerine acımasızca gitmeye mecburuz. Bu mücadeleyi tabiî ki hukuk içerisinde, tabiî ki adil biçimde yapacağız...”
Cumhurbaşkanı’na katılıyorum, kökümüze dönüşte yolumuzu keseceklere karşı acımasız olmalıyız; zaten başka da çaremiz yok!